Dunkirk: Bir Yapabilirlik Gösterisi

Dunkirk (Christopher Nolan) Aşağı yukarı 15 yıldır sadece anaakım sinemayı değil, direkt olarak popüler kültürü yönlendiren bir yönetme...

Dunkirk (Christopher Nolan)
Aşağı yukarı 15 yıldır sadece anaakım sinemayı değil, direkt olarak popüler kültürü yönlendiren bir yönetmen Christopher Nolan. Ardı ardına yaptığı hitlerle yıllar içerisinde kendine sektör içerisinde oldukça ayrıcalıklı bir konum elde etti. Şimdilerde de ‘yapmak istediği’ her şeyi yapabilen nadir yönetmenlerden biri olarak bunun keyfini sürüyor. Takdir edersiniz ya da etmezsiniz, buraya kadar tırnaklarıyla kazarak ve sattığı bilet parasının karşılığını her daim vererek geldi. Son on yılda, yaptığı her film, senenin sinema olaylarından biri olarak hızlıca kabul gördüğü gibi çağdaşlarını da yakından etkiledi.

Nolan birbirinden çok farklı türlerde filmler yaparken önceliği hep aynıydı; amiyane tabirle her filminin bir “olayı” olmalıydı. Mesela onun Batman’, diğer Batman’lere benzememeliydi, onun adı Dark Knight’tı ve diğer süper kahramanlardan çok daha ‘derinlikli’ ve karanlık problemleri vardı. Interstellar diğer bilimkurgu gibi filmleri gibi olmamalıydı, evrene dair merak ettiğimiz soruların cevabına yönelik akıl yürütebilecek kadar cüretkar olmalıydı. Rüyaları bir bond çanta yardımıyla tasarlayabilen bir grup insanın hikayesi Inception bile Nolan tarafından bize amansız bir ciddiyet ve özgüvenle anlatıldı. Neredeyse her filmi zamanla yarışan karakterlerle ilgili, izleyene kendini zeki hissettiren öte yandan açıklama yapmaktan bir an olsun çekinmeyen filmlerdi.

Yönetmenin yeni filmi Dunkirk önceki filmlerinden pek çok düzlemde ayrılıyor. Bugüne kadar –genellikle- hikayelerinin bağlamını izleyenine Bilal’e anlatır gibi anlatan Nolan bu kez onları bir enkazın ortasına pat diye bırakıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın en bilinen, en epik ve en biçare hikayelerinden biri var odakta ancak düşmanın adı bile anılmıyor. Dunkirk’te cephenin bir bataklık üzerine kurulmuş ‘bizim’ tarafı var, onu çevreleyen gölgede ise isimsiz bir canavar. Dahası, Nolan’ın yeni filminde gerçek anlamda tanıma şansına eriştiğimiz bir karakter de yok. Bazı yüzler görüyoruz, yaşadıkları travmaları anlıyoruz ancak onların nereden geldiğine ya da yarın nereye gideceklerine akıl yürütemiyoruz. Yanlış anlaşılmasın, bunlar filmin eksi hanesine yazdığımız şeyler değil. Sadece bu kurulum, Nolan filmografisi dahlinde hakkında konuşulması gereken bir yenilik ve büyük bir risk. Hem de onun filmlerini bugüne kadar sözüm ona derinlikleri ve delişmenlikleri sebebiyle sevmiş olan kitleyi dışarıda bırakabilecek türden bir risk.

Peki Nolan yönetmenlik maharetlerinin hemen paralelinde bugüne kadar altını çize çize görücüye çıkarmaktan bir hal olduğu zekasını nasıl sergiliyor? Tabii ki bir kez daha zaman duygusuna tutunarak, lineer öykü anlatma yöntemlerine hançer saplayarak. Dunkirk’te yaşananları üç koldan izliyoruz. Üç kulvardan akan öykülerden birincisi bir hafta (Sahilde tahliye edilmeyi beklerken hayatta kalmaya çalışan askerlerin öyküsü), ikincisi bir gün (İngiliz kıyılarından Dunkirk’e doğru yola çıkmış bir baba ve yanındaki iki gencin öyküsü), üçüncüsü ise bir saatte (Müttefik devlerler askerleri üzerine bomba yağdıran Alman uçaklarına karşı savaşan İngiliz pilotlarının öyküsü) olup biten olayları anlatıyor. Bir tür illüzyonist olan Nolan, filminin kurulumuna sarılarak çok sevdiği ve kabul edelim ki pek iyi uyguladığı paralel kurguyla bu zaman dilimleri arasında durmadan mekik dokurken bize ‘çok farklı’ bir şey yaptığını hissettirmenin derdinde, her zaman olduğu gibi.
Dunkirk (Christopher Nolan)
Gelgelelim bu ‘zeka küpü’ (Ve yeni Nolan filminin “büyük olay”larından biri olan) zaman buluşunun filme önemsiz bir hınzırlık dışında ne kattığı tamamen meçhul bize kalırsa. Bütün bu öyküler çizgisel bir şekilde anlatılsaydı Dunkirk ilginçliğinden çok şey mi kaybederdi? Ya da belki de şöyle sormalı: Filmin zamansal oyunlu bu hali çok mu ilginç? Kıyıda bir hayatta kalma mücadelesi, denizde kahraman İngiliz sivil vatandaşının gözü karalığı, havada yürek yemiş İngiliz pilotunun amansız savaşı… Bunların hepsi daha önce defalarca, bütün türevlerini tecrübe ettiğimiz şeyler. Nolan, teknik anlamda mükemmelen bir savaş tecrübesi yaşatırken o anlattığı irili ufaklı öykülere ucundan dahi olsa bir incelik katmayı hiç düşünmemiş Dunkirk’ü yaparken. Bütün öyküler tekil olarak incelendiklerinde alabildiğine basit ve kolaycı çatışma noktalarına sahipler. Evet, uçaklara kamera bağlamak, gerçek savaş gemileriyle eski usul, dehşetle ve mükemmel tasarımla donatılmış savaş sahneleri tasarlamak filan, sinema adına takdire şayan şeyler (Öyle mi?). Lakin bütün filmin bir tür yapabilirlik gösterisinden hallice olması, artık olgunluk çağına erişmiş ve kimseye kanıtlayacak bir şeyi olmayan bir yönetmenin tek amacı haline geliyor anlamak çok güç.

Öte yandan, savaşı bir anlamda yönetmenlik düzeyinde kendi iktidar ve şov alanı haline getiren Nolan, -yüzünde mahir bir tebessümle işin yetenek tarafının altından kolayca kalkarken- en basit ve en ucuz hamasi söylemlere de bel bağlamayı ihmal etmiyor ki bu işin daha da vahim tarafı… Ufuklara bakıp (Açık havada Dunkirk’ten Britanya kıyılarını görmek mümkün) ‘batan gemi’yi terk etmeyi reddeden generaller, yakıt göstergesi bozulmuş olmasına rağmen çark edip de kendini güvene almayan pilotlar, Nazilerin inine doğru korkusuzca yola çıkan vatandaşlar… Dunkirk çok uzun bir süre dehşete bulanmış şatafatında bunu gizlese de dümdüz bir destan anlatısı aslında. Öyle ki, bir noktada Churchill’in meşhur “Asla teslim olmayacağız” konuşması bile sahnede buluyor kendini. ‘Özel’ bir yönetmenin ‘deli işi’ savaş filminde söyleyecek yegane sözü “Bize bakın! Ne kadar da kahramandık değil mi?” olabilir mi? Olmuş. Propaganda yöntemleri bile kendilerine postmodern gidiş yolları bulmuşken nicedir, Nolan’ın bu alanda dahi bu kadar ucuz ve sakil kalmasına akıl sır erdiremedik desek yeridir.

Savaş filmlerini geçmişten bugüne takip eden bir sinema izleyicisi defalarca tecrübe etmiştir, saygı gören pek çok savaş filminde şöyle bir yarım saatlik, ‘gövde gösterisi’ bir sekans olur (Saving Private Ryan’daki Normandiya Çıkartması bu bağlamda en çok refere edilenler biridir şüphesiz). İşte Dunkirk, bu sekansın iki tarafından çekilip uzatılmış, gösteri duygusu birkaç katına çıkarılmış hali gibi. Teknik virtüözlerle, muazzam bir mühendislikle tasarlanmış, dünyaya yeni yeni hükmetmeye başlayan ‘sanal gerçekçilik’ çağının kodlarına pek çok anlamda uygun, iyi kötü bir baş dönmesi ve bir şok hissi yaratan ama entelektüel noksanlığı (Sizi mi kıracağız ‘entelektüel naifliği’ diyelim) sebebiyle sanatın özüne uygunluğu tartışılır cinsten bir film bu.

Halbuki biz, Nolan’ın sadece 107 dakikalık bir film yaptığını duyduğumuzda belki bize bir şeyleri dakikalarca açıklamaktan vazgeçer diye biraz olsun heyecanlanmıştık. Ancak bu kez yönetmenin elinde izleyiciyi inandırmaya çabalayacağı bir şey bile yok. Yani, hikayesini anlattığı İngiliz askerleri faşistlere asla teslim olmasa da, Nolan, izleyicisinin kendisine çoktan teslim olduğunu düşünüyor.

Kaan Karsan
Ad

A Separation,1,Adam Schaff,1,Adem ve Havva,1,Akra'da Bulunan Elyazması,1,Alain Badiou,4,Alain Resnais,1,Alan Woods,1,Albert Camus,17,Albert Einstein,4,Alejandro González Iñárritu,1,Alenka Zupančič,1,Alexander Supertramp,1,Alfred Hitchcock,4,Alıntı,1,Ali Rahimli,4,Allen Ginsberg,5,Amin Maalouf,1,Anarşi,2,André Breton,1,Andrey Tarkovski,7,Ani Gezinti,1,Anton Çehov,2,Antonin Artaud,1,Anubis,1,Aristoteles,1,Arthur Danto,1,Arthur Rosenberg,1,Arthur Schopenhauer,2,Arundhati Roy,1,Asghar Farhadi,3,Attila İlhan,1,Aynadaki Gibi,1,AzBlog,14,Aziz Nesin,2,Babaya Mektup,1,Beat Kuşağı,17,Belgesel,5,Belinski,1,Bertolt Brecht,3,Bertrand Russell,1,Bilim,10,Billie Holiday,1,Biyografya,22,Björk,1,Bob Black,1,Bob Dylan,1,Bozkırkurdu,1,Böyle Buyurdu Zerdüşt,1,Breaking Bad,1,Bulantı,1,Bülent Ortaçgil,2,Büyülenme,1,Camera Lucida,1,Can Yücel,2,Cemal Süreya,1,Charles Baudelaire,2,Charles Bukowski,6,Charles Dickens,1,Charlie Chaplin,2,Charlie Parker,1,Christfried Tögel,1,Christine Bard,1,Christopher McCandless,1,Christopher Nolan,1,Chuck Palahniuk,3,Çarlz Bukovski,1,Çavdar Tarlasında Çocuklar,1,Dallas Buyers Club,1,Damon Albarn,1,Daniel Goleman,1,Dava,1,David Gilmour,1,Demian,1,Desiderius Erasmus,1,Didier Lauru,1,Dieter Forte,1,Djivan Gasparyan,1,Dominique Laporte,1,Dostluk Bağları ve Dostluk,1,Dostoyevski,16,Dönüşüm,1,Edebiyyat,140,Edgar Allan Poe,1,Eduardo Galeano,1,Eflâtun,1,Ejderhaların Danssı,1,Elias Canetti,1,Elvis Presley,2,Emil Michel Cioran,1,Emma Goldman,1,Eric Clapton,1,Eric Hoffer,1,Erich Fromm,3,Ernest Hemingway,2,Estela Welldon,1,Ethan Coen,2,Əkrəm Əylisli,1,Feature,20,Félix Guattari,1,Felsefe,93,Ferman Toroslar,1,Fernando Pessoa,1,Film,68,Franz Kafka,25,Freddie Mercury,1,Friedrich Engels,1,Friedrich Nietzsche,19,Füruğ Ferruhzad,1,Gabriel Garcia Marquez,1,Gabriel García Márquez,2,Galileo,2,Gemeinschaft,1,George Carlin,1,George Martin,1,George Orwell,1,Georges Canguilhem,1,Georges Perec,1,Gerçeklik açısından Kafka,1,Gilles Deleuze,5,Goethe,1,Gogol,4,Guguk Kuşu,1,Gustav Janouch,1,Guy Fawkes,1,Hakim Bey,1,Harriet Lerner,1,Hegel,2,Heinrich Böll,1,Hermann Broch,1,Hermann Hesse,5,Herta Müller,1,Hrant Dink,1,Iain Menzies Banks,1,Immanuel Kant,1,Ingeborg Bachmann,1,Ingmar Bergman,6,Inside Llewyn Davis,1,Italo Calvino,2,İran,1,İtalo Calvino,1,J. D. Salinger,2,Jack Kerouac,8,Jacques Brel,1,Jacques Lacan,13,Jacques Vergès,1,James Hawes,1,James Joyce,1,Jan Pol Sartr,1,Jason McQuinn,1,Jean Baudrillard,1,Jean Cocteau,1,Jean-Paul Sartre,10,Jehane Noujaim,1,Jenn Ashworth,1,Jiddu Krishnamurti,2,Jimi Hendrix,1,Joel Coen,2,John Berger,1,John Fante,2,John Lennon,5,John Steinbeck,4,Jorge Luis Borges,1,Jose Saramago,1,Joseph Conrad,1,Judith Butler,1,Juliet Mitchell,1,Julio Cortázar,1,Kaos'un Gizli Yaşam,1,Karamazov Kardeşler,2,Karl Marx,8,Kaybedenler Klübü,1,Ken Kesey,1,Kırmızı Pazartesi,1,Korkma Ben Varım,1,Kumarbaz,1,Kürk Mantolu Madonna,1,La Casa De Papel,1,Lady with Ermine,1,Lars von Trier,8,Laura Nyro,1,Leonard Cohen,1,Leonard Da Vinci,1,Lev Tolstoy,5,Lev Troçki,2,Linda Lee,1,Maksim Gorki,2,Malina,1,Marie Curie,1,Marilyn Manson,1,Marilyn Monroe,1,Mario Leis,1,Marlon Brando,1,Marqius de Sade,2,Martı Jonathan Livingston,1,Martin Heidegger,2,Maurice Blanchot,2,Max Stirner,15,Mental Pornografi Blog,2,Meqale,175,Michael De Montaigne,1,Michel Foucault,6,Mike Leigh,1,Milan Kundera,1,Miles Davis,1,Milgram,1,Milgram deneyi,1,Mohsen Namjoo,3,Monique Wittig,1,Morrisse,1,Murat Menteş,1,Mustafa Kemal Atatürk,1,Muzik,37,Neal Cassady,2,ngmar Bergman,1,Nick Cave,1,Nick Mason,1,Nikolay Gavriloviç Çernişevski,1,Nilgün Marmara,1,Noam Chomsky,2,Nostalghia,1,Notre Dame'ın Kamburu,1,Nuri Bilge Ceylan,2,Octavio Paz,1,Oğuz Atay,1,Ontolojik Anarşi,1,Onur Ünlü,2,Oscar Wilde,2,Osho,1,Oteki Ben,1,Ölüler Tanrısı,1,Ölüm Pornosu,1,Ömer Hayyam,1,Özdemir Asaf,1,Palyaço,1,Pantolonun Politik Tarihi,1,Patti Smith,1,Paul Lafargue,1,Paul McCartney,3,Paulo Coelho,2,Peter Kropotkin,2,Pierre Clastres,1,Pigme,1,Pink Floyd,2,Politika,1,Rachel Carson,1,Rachter'in Günlüğü,1,Rashit,1,Ray Davies,1,Rene Girard,1,René Wellek,1,Richard Bach,1,Richard Brautigan,1,Richard Dawkins,1,Richard Wagner,3,Richard Wright,1,Robert Musil,1,Roger Fornoff,1,Roger Garaudy,1,Roger Waters,2,Roman,9,Rose Laub Coser,1,Rus edebiyat,2,Ruth Sheppard,1,S. Reynolds & J. Press,1,Sabahattin Ali,2,Sait Faik,1,Salvador Dali,1,Samuel Beckett,4,Sasha Grey,1,Saul Newman,2,Sean Penn,1,Sırtımdaki Ev,1,Siddhartha,1,Sigmund Freud,19,Silence Spring,1,Simone de Beauvoir,6,Slavoj Zizek,6,Slavoj Žižek,15,slide,2,Sokrates,1,Soren Kierkegaard,1,Spinoza,1,SS,6,Stalker,1,Stephen Eric Bronner,1,Steve McQueen,1,Stranger,1,Suç ve Ceza,2,Supertramp,1,Sürgün,1,Şeyler,1,Tanrıya Karşı Söylev,1,Tarkovsky,5,Tek Bacaklı Yolcu,1,Teneke Trampet,1,The Beatles,4,The Butterfly Effect,1,The Rolling Stones,1,The Square,1,Theodor Adorno,4,Thomas Mann,1,Through a Glass Darkly,1,Tom Waits,2,Tomris Uyar,1,Tony Porter,1,Turan Dursun,2,Turgut Uyar,1,Ulua,1,Uluma,1,Ulus Baker,4,Umberto Eco,1,Utanç,1,V for Vendetta,1,Van Gogh,1,Victor Emil Frankl,1,Victor Hugo,1,Viktor Frankl,1,Vladimir Nabokov,2,Voltaire,1,Vsevolod İ. Pudovkin,1,Walter Benjamin,1,Wilhelm Reich,1,Will Durant,1,William S. Burroughs,2,William Shakespeare,1,Woody Allen,8,Xavier Dolan,1,Yabancı,1,Yad,1,Yolda,1,Yusif Vəzir Çəmənzəminli,1,Zeki Demirkubuz,3,Zen Kaçıkları,1,
ltr
item
Ali Rahimli: Dunkirk: Bir Yapabilirlik Gösterisi
Dunkirk: Bir Yapabilirlik Gösterisi
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJbT2Agpq0rDw6G0_JHoNsK4gS3kExrsmqEKANER6CpnGdEDZITOtCGXTkHtq7ypZAveuWEMvoTcfQAB-b_tmNCFElO46F2ls7yIvY2L4-uFVa8Nvs7261LN-59fuApkRoExw3fsCYK2Fk/s640/dunkirk_2.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJbT2Agpq0rDw6G0_JHoNsK4gS3kExrsmqEKANER6CpnGdEDZITOtCGXTkHtq7ypZAveuWEMvoTcfQAB-b_tmNCFElO46F2ls7yIvY2L4-uFVa8Nvs7261LN-59fuApkRoExw3fsCYK2Fk/s72-c/dunkirk_2.jpg
Ali Rahimli
https://alirahimli.blogspot.com/2017/12/dunkirk-bir-yapabilirlik-gosterisi.html
https://alirahimli.blogspot.com/
https://alirahimli.blogspot.com/
https://alirahimli.blogspot.com/2017/12/dunkirk-bir-yapabilirlik-gosterisi.html
true
8815050805795647263
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi Hiç bir yazı bulunamadı HEPSİNİ GÖSTER DAHA FAZLA Cevapla Cevabı İptal Et Sil Tarafından Ana Sayfa Sayfalar İçerikler Hepsini Göster BU YAZIYA BENZER DİĞER YAZILAR ETİKET ARŞİV ARAMA BÜTÜN İÇERİKLER İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Sun Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec just now 1 minute ago $$1$$ minutes ago 1 hour ago $$1$$ hours ago Yesterday $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy