Cemal Süreya 1931'de Pülümür'de doğdu. Kürt Zaza asıllıdır. Babası Hüseyin, annesi ise Gülbeyaz'dır. Çocukluğunun ilk y...
![]() |
Cemal Süreya |
Ağustos 1960'tan itibaren yalnızca dört sayı çıkarabildiği Papirüs dergisini Haziran 1966- Mayıs 1970 arası 47, 1980-1981 arası iki sayı daha çıkardı. Pazar Postası, Yeditepe, Oluşum, Türkiye Yazıları, Politika, Yeni Ulus, Aydınlık, Saçak, Yazko Somut, 2000'e doğru gibi yayın organlarında şiir ve yazılarını yayımladı.
İkinci yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından sayılan Cemal Süreya'nın ilk şiiri "Şarkısı Beyaz" Mülkiye dergisinin 8 Ocak 1953 tarihli sayısında yayımlanmıştır. Geleneğe karşı olmasına rağmen geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, diri imgeleriyle ikinci yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir. Ölümünden sonra adına bir şiir ödülü kondu. 1997'de de Cemal Süreya arşivi yayımlandı.
Cemal Süreya 38 sürgününü bir şiirinde şöyle anlatıyordu:
Bizi kamyona doldurdular,Ülkü Tamer onun için şu dizeleri yazmıştır:
Tüfekli iki erin nezaretinde,
Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular,
Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar,
Tarih öncesi köpekler havlıyordu."
Tanrı25 yıl önce bugün aramızdan ayrılan büyük şair Cemal Süreya’yı saygı ile anıyoruz. Ardında bıraktığı bir çok şiirleriyle anılan Cemal Süreya bir bakıma bizler için ölümü değil, ölümsüzlüğü yakalamıştır. Turgut Uyar şöyle dile getiyor bunu ; “Cemal Süreya ölmüş diyorlar ilahi azrail. Cemal Süreya ölür mü hiç!”
Bin birinci gece şairi yarattı,
Bin ikinci gece cemal'i,
Bin üçüncü gece şiir okudu tanrı,
Başa döndü sonra,
Kadını yeniden yarattı.
Cemal Süreya bir çok şiirinde bana göre hep “aşk” temasını işlemiş, bu yüzden ben kendisine aşk’ın şairi diyorum.
TRT 2 Kanalında bir söyleşisi (Güz Bitiğinden)
Cemal Süreya – Hakkında Görüşler
Melih Cevdet Anday: “Şiiri bütün fazlalıklardan kurtarmak istiyor, usun özgürlüğünden ne güzellikler doğabileceğini gösteriyor.”
Nurullah Ataç: “Cemal Süreya mıdır nedir,(…) bir şair çıkardınız başıma.”
Ceyhun Atuf Kansu: “Soylu duyarlığın şairi.”
Orhan Kahyaoğlu: “İnsan denen karmaşık varlığa bütün yüzleriyle kucak açan ilk şair Cemal Süreya’dır. Klasikleşmiş toplumcı gerçekçiliğin hiçbir zaman kavrayamadığı noktalardan biri de budur.”
Gülten Akın: “Bir geleneği, hazır bir durumu sürdürmekle kalmayıp ona yeni şeyler katabilmiş bir ozandır o. ‘Gülün ortasında ağlıyorum’. Anlamı kullanıyor, zorluyor. Duyarlığı işliyor. Kendini alayla bitiriyor. Anlam, anlamsızlığın önüne geçiyor.”
Tomris Uyar: “Şiiri çok iyi bilen, iyi yazmaktan korkan, mükemmellikten kaçan bir şair.”
Doğu Perinçek: “Şiirin Evliya Çelebisi’dir.”
Tomris Uyar: “Tanıdığı kaç kişi varsa, o kadar Cemal Süreya vardır. Hepsi değişik. Belki temel ögeleri aynı kalıyor: politikaya, edebiyata, espriye tutkusu, çalışkanlığı, dürüstlüğü… Çok değişken biri. O yüzden ben bir tane Süreya biyografisi düşünmem. Üç tane yazılabilir. Üç tane apayrı.”
Ülkü Tamer: “Tanrı binbirinci gece şiiri yarattı
Binikinci gece Cemal’i.
Bin üçüncü gece şiir okudu Tanrı
Başa döndü sonra,
Kadını yeniden yarattı.”
Can Yücel: “Aşk yok gayri memlekette / Cemal Süreya beri gideli”
Ahmed Arif: “Eros’tu kendi okuyla kendini vuran”
Aziz Nesin: “Jean Paul Sartre ve Cemal Süreya, dünyanın en küçük devletleri. İkisinde de bir devlet olabilecek kadar birikim var”
Turgut Uyar: “Cemal Süreya ölmüş diyorlar / ilahi azrail!.. / Cemal Süreya ölür mü hiç!”
Anıl Meriçli ile röportajından:
-Sanat hayatınızı özetler misiniz?
-1931 yılında doğdum. Annem çok küçükken öldü. 1948’de Dostoyevski’yi okudum. O gün bu gün huzurum yoktu.
![]() |
Cemal Süreya |
- İlk evliliği ortaokul aşkı Seniha ile. Babası Hüseyin Bey’in bu evlilikle ilgili kaygıları var. Seniha’nın evin geçimine katkıda bulunabilecek bir işi yok ve üstelik ailesi de yoksul. Bunu söylediğinde Cemal Süreya’nın tepkisi ağır olur. “Biz yoksul değil miyiz baba!” der ve ilk kez, babasına isyan edercesine çatalını gürültüyle masaya bırakır, çıkar gider.
- “Gibisi olmayan yar”dır Seniha. Kendisi de “Gibisi olmayan bir adam”. Gibi sözcüğünü yasaklar.
Saçların mısır püskülü, gözlerin mercimek, yanakların zerdali, güvercinim, tavşanım…
- Hasan Basri, birlikte yazılmış mektuplar alıyor onlardan.“Bir kelime Cemal yazıyor, bir kelime Seniha. Kalemler değişik. Seniha’nınki kahverengi mürekkep, Cemal’inki mavi. Mürekkepler icat ederdi Cemal, kırmızıyla maviyi karıştırıp kahverengi mürekkep yapardı. Sevgili sözcüğünü Seniha, Hasan’ı Cemal yazıyor; Basri’yi tekrar Seniha. Mektup öylece sürüp gidiyor.”
- 1967 yılında Zuhal Tekkanat’a aşık olur ve evlenirler. Teklifi ilgiçtir. Türk Edebiyatçılar Birliği Lokali’nin açılışında üçüncü karşılaşmada Cemal Süreya, çevresini saran kalabalıktan sıyrılır ve Tekkanat’ın yanına gider: “Madam ya da Matmazel çok güzelsiniz, benimle evlenir misiniz?” Tekkanat, kendisiyle alay edildiğini düşünür, öte yandan çok da heyecanlanır. Ancak bu şekilde yapılan bir teklifin inandırıcı olmadığını ima etmek amacıyla, “Yeri geldiğinde düşünürüm,” diye yanıtlar. 1972’de Zuhal Tekkanat için şunu yazacaktır:
Her şeyimi sana borçluyum. Sana rastladığım sıralar yıkıntılıydım. Sen onardın beni. Tuttun elimden kaldırdın. Ben de ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni, kutsadım. Sana rastladığımda susuzdum, yalnızdım, bir çırpıda içtim gözlerini.
- 1973 yılında hayranlarından Güngör Demiray ile evlenmeye karar verir. Zuhal Tekkanat’tan boşanır ve yeni eşini Bayan Nihayet diye niteler.
- Cemal Süreya’nın kıskançlıklarıyla evliliği bunaltıcı hale getirmesi üzerine 1975’te Güngör Hanım’la anlaşarak ayrılırlar.
Seninle de yapamadıktan sonra…
- Son olarak Birsen Sağnak’la evlenir. Birsen Sağnak onun için “Bayan En Nihayet”tir.
Cemal Süreya – Edebiyata Yönelişi
- İlkokulda kitap bulmak bizim için kolay değildi. Yere atılmış kese kağıtlarını özenle açarak bazı tefrika parçalarını, çizgi roman bölümlerini okuduğumuz dün gibi aklımdadır. Başı sonu olmayan bir serüvenin parçası, bir yerinden kesilmiş beş altı karesi.. Elbet 1001 Roman’ı, Yavrutürk’ü düzenli olarak izliyordum. Yine de eski dergilerden koparılmış böyle parçalara bakmanın ayrı bir tadı vardı.
- İlk edebiyat ödülünü ilkokul ikinci sınıfta yazdığı kompozisyon nedeniyle Türkçe öğretmeninden alır.
Öğretmen tavşanla kaplumbağa öyküsünü anlattı bize. Dedi ki gelecek ders bunu sizler yazın… bu bir yarışmadır; birinci gelene, işte, şunu vereceğim… Ertesi derste yazdık hepimiz, verdik. Ben kazanmışım. Tek farkla: Herkes şöyle yazmış; bir tavşanla bir kaplumbağa arkadaş olmuşlardı… Ben şöyle demiştim: “Bir tavşanla bir kaplumbağa canciğer arkadaş olmuşlardı.” Ondan sonra uzun zaman tahrir ödevlerinde bu “canciğer” lafını herkes kullanmaya başladı! Tatilinizi nasıl geçirdiniz? diye bir ödev veriliyor mesela. Herkes şöyle başlıyor: Canciğer bir arkadaşım vardı…
- İlk dergiyi ilkokulda sınıf arkadaşı Altan’la çıkarır.
Bir sürü “birinci sayı”çıkardık. İki hafta uğraşır derginin yazılı çizili bölümlerini tamamlar, “tefrika”larını kaleme alırdık. Fiyatı: 1 kuruş. Sınıftaki kızlara satardık. Altan’ın babası okul müdürü. Okuldaki yazı makinesini kullanmamıza izin verdi.
- İlkokul üçüncü sınıfta Osman Ağabeyi’nin getirdiği Suç ve Ceza’yı döne döne okur. Karamazov Kardeşler’i beş kere okur. Tutkulu bir Dostoyevski hayranı olarak, kendi hayatında onun kahramanlarının karşılıklarını bulur.
Dostoyevski okudum, o gün bugündür huzurum yok.
- Onu yeni şiire yönelten Ahmet Muhip Dranas olur. Dranas’ın “Kar” şiirini kendi deyişiyle “bin kez” okur. Ezberlesinler diye başkasının defterine yazar.
Cemal Süreya – Genel Hatlarıyla Hayatı
Cemal Süreya 1931’de Erzincan’da bir yük vagonunda doğdu. yıl sonra 1937’de ailesiyle birlikte Dersim isyanı sürgünleri arasına yine bir yük vagonunda katıldı. Hayatında derin izler bırakan bu sürgünü, aşağıdaki dizelerle anlattı:
Bizi bir kamyona doldurdular Tüfekli iki erin nezaretinde Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar Tarih öncesi köpekler havlıyordu Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler Duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki Annem sürgünde öldü, babam sürgünde öldü.
![]() |
Cemal Süreya |
Ölüyorum tanrım, bu da oldu işte Her ölüm erken ölümdür, biliyorum tanrımAilenin soyadını sürdürecek ilk erkek çocuk olarak yaşının üstünde yetkilerle donatılır. Kız kardeşleri hatta amca çocuları doğduğunda, adlarını o verir. Hemen karşılarında bir ev vardır. Daha büyük, daha zengin, daha gösterişli bir ev. Evin kızı 18 yaşında, adı Perihan. Cemalettin daha 6 yaşında. Kız kardeşinin adını Perihan koyar.
Ama ayrıca aldığın bu hayat, fena değildir…
Üstü kalsın…
- Sürgünün altıncı ayında ölür annesi. Henüz yirmi üç yaşında. Düşük yapmış, kanama durdurulamamıştır. Cemalettin yedi yaşında. Ağlamaz, sızlamaz, acısı içine oturur. Annesinin ölümü için seneler sonra şunu yazacaktır: “Küçük kalbimdeki kuş ölmüştü.”
- Sevdiği her kadında annesini arar. Sevdiği her kadın öbür yarısıyla annesi olur. Bu arayış, “Beni Öp Sonra Doğur Beni”de doruğa ulaşır.
Annem çok küçükken öldü Beni öp, sonra doğur beni
- Babası Hüseyin Bey işi gereği ayın on beş günü dışarda ve çocuklarıyla arasında hep bir mesafe vardır. Birlikte olduğu sayılı günlerde de özlemini duyduğu yakınlığı kuramaz babasıyla.
Yanındayken bile hasrettir ona. Yitirdim ya da hiç olmadı sanıyordum Oysa karışık bir anı gibi Seni uyurken öpmesi gibi babanın Bir ilkkar tomurcuğu gibi – Babasının boşluğunu amcası doldurur. Memo amca, kendi çocuklarından bile üstün tutar Cemalettin’i. Öldüğünde nüfus cüzdanından iki fotoğraf çıkar, biri Cemal Süreya’nın. Cemal Süreya da, oğluna onun adını verir.
- Haziran 1957’de nafia şoförü Hüseyin Bey, bir trafik kazasında hayatını kaybeder.
Sen ki gözlerinle görmüştün 57’de
Babanın parçalanmış beynini
Kağıt bir paketle koydular mezara
İstesen belki elleyebilirdin de
Ama ağlamak haramdı sana.
Cemal Süreya – Dostlukları
- Ahmed Arif ile arkadaşlığı neredeyse akrabalıkla taçlanacakmış ama olmamış. Ahmed Arif öylesine hayrandır ki Cemal Süreya’ya, yüzünü bile görmediği kız kardeşi Ayten ile evlenmek ister. Cemal Süreya’nın duyguları da ondan farklı değil. “Evlen kız,” der, “Türkiye’nin en iyi şairi!”. Ayten önce şaşırır ama sonunda ağabeyinin sözünü dinler. Zafer çarşısında buluşmak üzere sözleşirler; gelin ve damat adayı tanışacak. Bekle bekle Ahmed Arif yok! Cemal Süreya ertesi gün öğrenir ki, temiz bir gömleği olmadığı için gelememiş.
- Sezai Karakoç’la sonradan uzaklaştılarsa da, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde ayrılmaz ikiliydiler. Etüt salonuna çıkıp, herkes ders çalışırken, onlar sevdikleri kızlara otuz sayfalık manzum mektuplar yazarlardı. Sezai Karakoç, Cemal Süreya hakkında bir yazısında ondan şöyle bahsediyor: “Zekâsı, gece gündüz şiirle yoğruluşumuz ve dünyama büsbütün kapalı olmaması arkadaşlığımızın temel taşlarıdır diyebilirim. Arasıra tartışsak bile bu, iplerin büsbütün kopmasına sebep olmazdı. Bir nevi, yan yana akan, birbirine karışmayan iki su gibiydik.”
Cemal Süreya – Aşkları
- Aşkta ilk yenilgisi ilkokulda.
23 Nisan geldi. Müsameredeki oyunda başroldeydim. Ama o gün Altan’ı çok kıskandım. Dans bilmiyordum. Öğrenemeyecek kadar da utangaçtım. Altan bütün kızlarla dans etti .
- Orta ikide sınıfın en güzel kızı Seniha’ya aşık. Seniha’nın kızıl saçlarına dalıp gidiyor, derslerde Seniha’yı seyrediyor.
O zamanlar içinde yaldızlı noktalar olan kırmızı mürekkep vardı. Özel, süslü olsun diye bununla yazıyordum. Kızıl Mısralar diye bir şiir yazdım tahtaya. Şöyle başlıyordu: Seni sevdiğim anda her şeyim kızıl oldu Masmavi defterime kızıl satırlar doldu.
Bütün okul öğrenir Cemalettin’in aşkını. Yaşça büyük arkadaşlarından Abdullah Macit, Cemalettin’i uyarır: “Yahu ne yapıyorsun, sana komunist derler!” Şimdi sözcükler de, mürekkebin rengi de değişir.
Seni sevdiğim anda her şeyim yeşil oldu Masmavi defterime yeşil satırlar doldu
- Bir röportajında aşkı “aynı masada mektuplaşmak” olarak tanımlar. Ütopyası ise “kendi mektubunun postacısı olan kız!”dır.
- İlk eşi Seniha hamile iken Üvercinka adını taktığı bir kıza âşık olur. Ne zamandır hayalini kurdukları kızlarının doğumunun ardından bambaşka duygular içindedir. Üvercinka ile vedalaşır ve şunu yazar:
Acıların adını, ağustos koymalılar
- Üvercinka, Cemal Süreya’nın 58 yıllık hayatında, bir giz olarak kalır. Ne yüzünü gören olur, ne adını bilen.
Cemal Süreya – Kendi Dilinden
- İnsan her durumda başka biridir.
- Anlamıyorum, yoksa burs mu veriyorlar birbirlerini sevmeyenlere?
- Her şairin ilk yapıtı, bir kumaşın ilk metresi gibidir. Şair bütünüyle o ilk yapıtta, ilk dizelerde saklıdır. Gerisi boş laf!
- Paris’te kadınlara neler diyordum. ‘Sözlerin var ama dudak izlerin yok sözlerinde.’
- Çok az yazmak kötüdür, çünkü örnek ortaya çıkmaz. Çok yazmak da formulü ele verir, şiirin nasıl yazıldığı ortaya çıkar. Formül ortaya çıktı mı da, şair yitmeye başlar.
- Her ilişkinin ayrı bir uygarlığı vardır.
- Bugün ölsem, tamamlanmamış bir şiir olarak kalır. Ama zaten hiç tamamlanamaz nitelikte bir şiirdir de. Diyelim ki bir yolcunun gelişigüzel notları.
- Hayatımı başka hiçbir hayatla değiştirmek istemediğime göre, demek ki mutsuz değilim.
- Şiir bizde olandır. Düzyazı bizde kalandır.
- Sevmenin bin türlüsü vardır, sevmemenin bir.
Cemal Süreya – Kısa Sözleri / Şiirlerinden Kısa Alıntılar
Önce sevdiğiniz terk eder sizi,ardından uykunuz. Sonra ne sevdiğiniz geri gelir, ne de uykunuz.
Annesinden dayak yediği halde, yine ‘Anne’ diye ağlayan bir çocuktur aşk.
Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık sevdada boğulur…
Cevap veriyorum Zamanla herşey geçer diyen akıllılara; “Geçen tek şey zamandır anlayan, anlatsın anlamayanlara.
Madem sevmiyorsun o zaman sahip çık gözlerine ! Dönüp dolaşıp değmesinler gözlerime.
Denir ya aşk iki kişilik, yalan! Aşk bile bile delilik. Bide hayat müşterektir denir. Buda yalan çünkü aşk acısı hep tek kişilik.
Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey; Değmeyenlere… yüreğimin değmiş olması.
Hayatta gözyaşlarımı hakedecek bir insan görmedim. Ya benim gözyaşlarm gereksiz,Yada uğruna gözyaşı döktüğüm insanlar değersiz.
Küçükken anneme mezarlıktan korkuyorum dediğimde ‘ölüden değil, diriden kork’ demişti. Zamanla anladım ki; annem yine haklıydı.
Kimseyi suçlama, Suçlanacak biri varsa o da sensin. Sonuçta o sana küçük bir umut verdi, Sen ise ona herşeyini verdin.
Küçükken aldığım dışı güzel, İçi hep çürük çıkan elmalı şekerler gibisin. Aranızdaki tek fark; O elmalı, Sen ise el’malı.
Kim demiş aşk uğruna ölmek zor ? Uğruna ölünecek aşk bulmak zor .
Seni soruyorlar… Öldü mü diyeyim yoksa dönecek mi? İkiside imkansız değil mi? Çünkü biliyorum;
Asla geri dönmezsin Ve biliyorsun; Sen benim için asla ölmezsin!
Gitmekle gidilmiyor ki… Gitmekle gitmiş olamazsın; gönlün kalır, aklın kalır, anıların kalır.
Üşüyor musun ? Üzülme bee ! gel yanıma.. O kadar yaktın ki canımı; Isınırsın. Üşümezsin bir daha.
Sözcükler değişiyor, Anılar sözcüklerini değiştirmiyor.
Aşktın sen, gidişinden bildim seni…
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata.. Varsın yara içinde kalsın dizlerim, Yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Zαmαn lαzım sadece, unutαcαksın ! Nαsıl unuttuysαn çocukluğunu, kırılαn oyuncαklαrını.. Kırılαn kαlbini de öyle unutαcαksın.
Yarın bizi beraber görenler kimdi o yanındaki diye sorarlarsa beni detaylı anlatma. Kısaca; ömrümün geri kalanı dersin.
Bir gün seni bırakırım ya tütünü bırakmak gibi bir şey olur bu evet, gün geliyor, bıkıyorum senden, ama istanbul´dan bıkmak gibi bir şey olur bu…
Sen dedi; intihar gibisin. Hem herkes tarafindan bir kez düşünülen hem de cesaret edilemeyen.
Allah’ım bana öyle bir eş nasip et ki; ömrümün son demlerinde bile gözlerine baktığımda kalbim ilk gün ki gibi çarpsın!
Uğraşamam dünümle ve dünümdekilerle. Ben yarına bakarım yanımdakilerle.
Birer birer, seve seve çıktığım aşk basamaklarını; onar onar, söve söve iniyorum şimdi!
Gider gibi yapmadım ben, ya kaldım ya gittim. Sen ise kalır gibi yaptın, ama gittin ve ben bittim.
Bir isteğim var sadece senden, onun kokusunu al getir, onu saçlarını al getir, hatta mümkünse onu al getir bana rüzgar.
İlişkimize bi süre ara verelim cümlesinin tercümesi, Senden iyisini bulursam ne ala. Bulamazsam sana geri dönerim “dir.
Elimde olsa bir yasa çıkartırdım ; Sevgiler ertelenmeden, geciktirilmeden söylenecektir…
Sonunda sen bir gün gelirsin diye, çok şeyin adı küçük yazıldı.