Rashit 1993'de İstanbul'da kuruldu. Adlarını Metin Üstündağ'ın bir esprisinden yola çıkarak buldular. Şarkılarında sergiled...
![]() |
Rashit |
"Ne Kadar Popüler Olursak O Kadar Düşeriz"
Rashit'le punk, toplum ve yaşam üzerine konuştuk.
Genel olarak punk'a karşı olumsuz bir tepki var. Neden böyle?
Tolga: Sanırım görünüşle ilgili bir tepkidir. Punk sistem karşıtı bir hareket olduğu için, diğer müzik türlerine oranla yaşayış ve kültürle daha içiçedir. Kimseyi kırmak istemiyorum ama, rock müziğin gerçek anlamda felsefesi yoktur. Punk'ın bir felsefesi vardır ve görünüşüyle de bunu yansıtır.
Nedir o felsefe?
Oğuz: Biraz nihilizme, biraz anarşizme dayanır. Punk'ın şekilci bir hareket gibi görünmesi eyleme dayanmasından kaynaklanıyor. Bir insanın saçını başını dikip sokakta yürümesi toplum kurallarına karşı yapılmış bir eylemdir. Ben sizden değilim, sizin giydiğiniz üniformalara karşı çıkıyorum anlamını gelir. Estetikten ziyade bir nevi eylemdir.
Tolga: Toplum insanları aynı şekilde olmaya iter. Punk ise toplumdan sıyrılmak isteyen, toplumun yanlış yanlarından kaçmak isteyen insanların müziğidir. İnsanları görünüş olarak rahatsız etmek, topluma karşı bir saldırıdır.
Oğuz: Fiziksel olarak bir eylem yapmıyoruz ama zihinsel olarak eylem içindeyiz. Varlığımızla bir eylemiz. Ama insanın zekası yeterliyse, illa saçını dikmesi gerekmiyor.
Punk agresif bir müzik. Siz de agresif misiniz?
Oğuz: Ben öyleyim.
Tolga: Evet agresifim. Çevremizde olup bitenlere karşı çok çabuk hiddetlenebiliyoruz. Ama insanlara saldırmıyoruz. Punk'da şu vardır; punk saldırmaz, saldırıya uğrar ve kendini korur. Kadıköy konserinde başımıza gelen de buydu. Fasişt bir saldırı yaşadık.
Genelde topluma karşı çıkış ergenlik döneminde olur. Ve bu dönemde gençler kendini müzik, şiir gibi uğraşlarla ifade eder. Yaşınız ilerleyince punk'a devam edecek misiniz?
Tolga: Ben ergenliği atlattığımı düşünmüyorum. Yetişkin olmak istemiyorum. Adam olmak istemiyorum. Çünkü adam olmak isteyen insanların neler yaptığını görüyoruz.
Oğuz: Yurtdışında kırklı yaşlarda, çoluğu çocuğu olan bir çok punk'la karşılaştım. Kafada olup biten bir şey. Punk gerçekten bir yaşam biçimi. Bu felsefeyi anlayan insan entelektüeldir. Sözünü ettiğim bilinen anlamıyla entelektüellik değil. Fanzin okumak da bir nevi entelektüelliktir.
Fanzin okumak bir çeşit karşı çıkış mı?
Tolga: Fanzin alternatif bir yayındır. Kopyalanmasına kimse bir limit veya sansür koyamaz.
Fanzin bana yüzeysel geliyor. Sisteme karşı çıkmak için ciddi bir birikim gerekiyor. Bu birikimi oluşturan koşullarından biri de, çok iyi bir kitap okuyucusu olmak gibi geliyor bana.
Tolga: Elbette. Fanzin kişisel, anlık bir şey.
Şu anda neler yapıyorsunuz. Herhangi bir yerde çalışıyor musunuz?
Tolga: Çalışmaya karşıyım. Arada bir, bir iki ay çalışıyorum. Çalışma hayatını da baltalamaya çalışıyorum aslında.
Oğuz: Gelecekle ilgili kaygım var. Bu yüzden çalışıyorum.
Punk'ın adrenalini arttıran bir tınısı var. Nasıl bir boşalma bu?
Oğuz: Bu harika bir şey. Bizim şarkılarımız, konserlerde albümdeki hızıyla çalınabiliyor. Hissediyoruz ve gaza geliyoruz. Özellikle seyirci de etkiliyor bizi.
Türkiye'deki çarpıklıkları sokak diliyle anlatıyorsunuz.
Tolga: Evet. Sokak diliyle yazılmış ironik şarkılar bunlar.
Politik müzik yapıyorsunuz, ama politik olmadığınızı söylüyorsunuz.
Tolga: Biz grup olarak politika yapmıyoruz. Bir ideolojimiz yok. Belli bir kuruma ya da fikre hizmet etmiyoruz. Kendimize hoş gelen şeyleri seçiyoruz, her şeyden biraz alıyoruz. Kişisel bir şey bizim yaptığımız.
İdeolojimiz yok diyorsunuz. Punk ideolojik değil mi?
Tolga: Sonuçta sol görüşe sahip olduğumuz kesin. Ama bu bildiğimiz, klasik anlamdaki sol değil. Türkiye'deki sol anlayış bana bağnaz geliyor.
Oğuz: Herhangi bir eylemde çıkıp halay çekmek istemem. Türkiye'deki solcularla benim eylem mantığım çok farklı. O açıdan da birçok yerde ayrılıyoruz.
Türkiye'de bir sürü müzik grubu var. Çoğu da aşk, börtü böcek konularını işliyor. Sözleri de sizin kadar sert değil. Ama çıkıp da biz politik değiliz demiyorlar.
Tolga: Biz punk müzik yapıyoruz. Pop grubu değiliz.
Oğuz: Yeraltında gruplar var. Bizim şu anda sizinle yaptığımız röportajı reddeden en aşağı bin tane grup sayabilirim size. Sonuçta Öküz bağımsız bir dergi, ama bir yanıyla sisteme ait. Dağıtımıyla en azından.
Tolga: Türkiye'deki olanakların darlığında sistemin araçlarını bir şekilde kullanmamız gerekiyor.
Oğuz: Mesela albümümüz tahmin etmediğimiz kadar çok sattı. Şöyle bir sorun da var; ne kadar popüler oluyorsak o kadar düşüyoruz aslında.
Tolga: İnsanlar "ne güzel, her yerde çıkacaksınız," diyor. Biz bunun için müzik yapmıyoruz ki. Biz nefretimizi kusmak istiyoruz. O yüzden çalmamayı bile kabulleniyoruz.
Bu tepki önce aileye karşı mı başladı?
Tolga: Sonuçta ben annem babam sevsin diye punk yapmadım.
Oğuz: İki kişi evlenir, bir de eğlenmek için çocuk yaparlar. Bu tam bir kısır döngü. Topluma yararlı bir genç olması için eğitirler onu. Ailenin yaptığı şey toplumun devamını sağlamaktır. Biz bu toplumun devam etmesini istemiyoruz. Bu sisteme dahil olan hiçbir şeyin devam etmesini istemiyoruz.
Grup içinde uzun zamandır bir takım problemler var. Bir ara ayrıldınız, sonra tekrar devam ettiniz. Ama yine de kendi içinde bir çözülme var. Birbirinizden habersiz gibisiniz.
Tolga: Evet, aramızda kopmalar oldu. Grup ikiye bölündü. Belki onlar büyüdü biraz.
Oğuz: Bizim grubun tek sorunu popülizmdir. Genelde popülizm punk gruplarının belasıdır. Dağılmalara neden olabilir.
Tolga: Sonuçta biz bir araya gelmeyi düşünmüyoruz. Bir albüm daha yapmayı istiyoruz. Bunu da şunun için istiyoruz; bir şeyler yaptılar ama arkasında duramadılar demesinler diye. İkinci albümden sonra da ayrılacağız.
Gerçekten "Telaşa Mahal Yok" mu?
Tolga: Her şey hazır olmasına karşın uzun süre albüm yapmadık, bekledik. Sonuçta albüm istediğimiz gibi çıktı. Ağır ağır gidiyoruz, acelemiz yok. Ömür uzun yani.
Bir şarkınızda "Beni kandır ama, kendini kandırma diyorsunuz. Gerçekten de felsefeniz bu mu?
Tolga: Ben kişisel olarak kendimi kandırmamaya dikkat ediyorum. Ama bir çok insan kendini kandırıyor.
Oğuz: Siz bir basın mensubusunuz, ama kendinizi kandırıyorsunuz. Çünkü bir işiniz, eviniz, televizyonunuz var diye kendinizi mutlu sayıyorsunuz, bu bir kandırmaca. Siz de bu çarkın dişlilerinden birisiniz.
Tolga: Paraya endeksli bir hayat bu. Kağıt parçacıkları için insanlar birbirini yiyor.
Son arzularınız?
Tolga: Rashit Grubu olarak son kez konser vermek...
Oğuz: Kendi plak şirketimi kurmak...
Güven Erkin Erkal & Deniz Durukan-Türk Rock 2000,Stüdyo İmge,sf.148,154