Max Stirner ve anarşizm üzerine birkaç not

Max Stirner’in bugün hâlâ zaman zaman anarşizm çerçevesinde anılması kasıtlı ve asılsız bir yermeye dayanır: Friedrich Engels, 1886’da ana...

Max Stirner’in bugün hâlâ zaman zaman anarşizm çerçevesinde anılması kasıtlı ve asılsız bir yermeye dayanır: Friedrich Engels, 1886’da anarşistlere karşı başlattığı anti-anarşizm propagandasında Stirner’i anarşizmin asıl babası olarak adlandırır. Engels bir inceleme sunmamakta, tersine, anarşizme karşı açtığı politik savaşta anarşizmi »çürütmek« için Stirner’i anarşist ilan etmektedir. (Anaşist terimini doğrudan bir küfür olarak kullanır.)

Anarşizmi ve Stirner’i bir arada hedef alan Engels, »Ludwig Feuerbach und der Ausgang der klassischen deutschen Philosophie« adlı yazısında  Stirner’i »tuhaf« biri ve »günümüz anarşizminin peygamberi« olarak adlandırır. Meselenin diğer bir garip yanıysa, dönemin hiçbir anarşisti Engels’in bu iddiasına itiraz etmez ve itiraz etmedikleri gibi, Stirner’in »anarşizmini« de onaylamazlar ya da onaylayacak herhangi bir ifade de bulunmazlar. Sadece susmakla yetinirler. Engels’in bu anti-anarşizm-propagandası daha sonra çeşitli Marksçılar (E. Bernstein, G. Plechanow vb.) tarafından aynı yöntem ve bilinçle devam ettirilir. Ve yaklaşık 1900’lerin başından itibaren Stirner artık felsefi ve bilimsel yayımlarda anarşist olarak adlandırılır. Bu felsefi-bilimsel çalışmalar ise öncelikle anarşist olmayan anarşizm tarihçileri tarafından kaleme alınmıştır. E. V. Zenker (1895), P. Eltzbacher (1900) ve E. Zoccoli (1907) anarşist olmamakla beraber, hukukçu ve devlet kuramcılarıdırlar. Bu eserler yayımlandıktan kısa bir süre sonra birçok dile tercüme edilir ve ondan böyle Stirner’i çeşitli ülkelerde anarşist olarak ifade etmek bir gelenek haline gelir.  (Eltzbacher’in kitabı iki yıl içinde İspanyolca’ya, Fransızca’ya, Rusça’ya, İngilizce’ye, Hollandaca’ya, Yidişçe’ye, Bulgarca’ya ve Japonca’ya tercüme edilir.) Anarşistler ise (Bireyci Anarşistler hariç)[1] Stirner’in »Anarşizmi« konusunda esas olarak susarlar. Proudhon ve Bakunin gibi dönemin tanınmış anarşistleri, Stirner’in »anarşizmi« konusunda en ufak bir açıklamada bulunmazlar. Stirner »Biricik ve Mülkiyeti« (BvM) adlı ana yapıtında Proudhon’u açıktan ve sert bir dille eleştirmesine rağmen, Proudhon susar. Oysa Stirner’i yanıtlayacak yeterince olanağa sahipti. Daha sonra anarşizmin tarihini kaleme alan anarşist tarihçilerse Stirner’in felsefesine neredeyse hiç değinmezler. Max Nettlau, örneğin, »Geschichte der Anarchie« adlı üç ciltlik yapıtında Stirner’e istemsiz ve soğuk bir dille çok kısa yer verir. Stirner’in »anarşizmine« asla dokunmaz.

Ayrıca Kropotkin’in de Stirner’den hiç hoşlanmadığını, Stirner’in adını bile duyunca sinirlendigini Nettlau’dan biliyoruz.

Anarşi ya da anarşizm genel olarak devlet eleştirisiyle meşhurdur ve anarşistler de devlet aygıtına karşı olmakla. Stirner’in devleti (ve tüm otoriter kurumları) yadsıması bu anlamda ilk olarak anarşizmi akla getiriyor. Oysa meselenin iç yüzeyine baktığımızda anarşizmin başlı başına bir felsefe ve bir yaşam şekli olduğunu görürüz. Anarşizm bireyden yola çıkarak belirli bir etik üzerine kurulu toplumsal bir organizasyon sunar. Stirner’de herhangi bir toplumsal organizasyona, herhangi bir toplumsal etiğe, herhangi bir düzene rastlayamayız.

Anarşizmin toplumsal bir etik olmayıp, sadece devlet eleştirisiyle yetindiğini ileri süren eleştirmenler karşı-anarşist cepheden geliyor. Bunlar »sevimsiz« Stirner’i »sevimsiz« anarşizmin temsilcisi gösterip her ikisini de saha dışı bırakmaya çalışırlar. Bazı anarşistlerse bu eleştiriyi sorgulamadan kabul ederler. Ne tuhaf doğrusu!

Batı düşüncesi arasında en »hümanist«, en derin etik üzerine kurulu (klasik) anarşizm gibi bir felsefe Stirner’in Biricik-felsefesiyle örtüşmez:

1. Anarşizm, yasa olgusuna karşı da olsa, en geç toplumsallaştığında, toplumca yaşanıldığında yasa koyucu bir sisteme gerek duyacaktır ve bunu şimdiden öngörür.

2. Stirner en geç hak-hukuk, adalet, eşitlik, birliktelik, şiddet konularında anarşizmi altüst eder: anarşizm, şiddeti daima gerekçelendirir, doğrular ve meşrulaştırır. (Haklının haksıza karşı ya da kölenin efendisine karşı şiddeti vb.) Stirner, meşru düşünce ve duygusunu tanımaz. Dolayısıyla hak ve adalet gibi insan eylemini meşrulaştırmaya yarayan terimler birer »sabit fikir« (saplantı) olarak yadsınır. Şiddet karşıtı bir anarşizmse Stirner’in felsefesiyle zaten örtüşemez. Stirner, eylemlerini kendi Biricik istemleri doğrultusunda gerekli bulduğu an, meşrulaştırmaksızın seçer.

3. Türleriyle birlikte anarşizmin kökeni tahakkümsüzlüktür. Bu anarşizmin temel yasasıdır, kendisidir. Dolayısıyla anarşizm genel olandır. Bireyin genelin tahakkümünden arındırılması, kendi tahakkümüne girmesi - ki bu, anarşizmin odak noktasıdır - Stirner’in  »Biricik« anlayışıyla çelişir. Her Biricik, biricik olması nedeniyle genel olana – bu genel tahakkümsüzce de olsa - karşıttır. Her ilke, sadece ilke olmasıyla, Biricik olanı dışlar. Biricik, bir ilke değil, her tekin kendine özgü halidir. Stirner’e göre tahakkümsüzlük, olsa olsa, özgürlük gibi bir saplantıdır. (Biriciklik de bir saplantı olurdu) Anarşist, genelin tahakkümünden arınıp kendi tahakkümüne  girmesiyle (her anarşist kendine hükmeder) ve tahakküm olgusunu »tahakküm yasaktır« ilkesine dönüştürmesiyle yeni bir tahakküm kurar. Anarşizmi Stirner’den ayıran asıl nokta budur.

Diğer yandan Stirner’in anarşistleri zaman zaman büyülediği, yaşamlarını ve çalışmalarını etkilediği dolayısıyla modern anarşist felsefeyi zenginleştirdiği izlenmektedir. Ancak bununla Stirner’in anarşist olduğunu ileri sürmek şüphesiz yanlış olur. Anarşistler, doğal olarak sadece kendi felsefecilerinden yararlanmakla yetinmemekteler: Nietzsche ve daha bir çok düşünür anarşitlerin her zaman beğenisini kazanmıştır. Ve bu düşünürler her zaman anarşizmin ve anarşinin güç kaynağı olacaktır.

Günümüzde çeşitli yönleriyle hâlâ devam eden bu tartışmayı Stirner’in doğum yeri olan Almanya’da da izlemekteyiz. Stirner’in felsefi-bilimsel incelemelerdeki yerinin klasik tanımlamalardan uzaklaştığını da söyleyebiriz. Bir takım çevrelerde hâlâ gelişigüzel anarşist sıfatıyla ortaya çıksa da, anarşistlerin büyük çoğunluğuyla birlikte diğer felsefi düşünce temsilcileri de Stirner’i »artık« anarşizm kapsamı dışında incelemekteler. Öncelikle Nietzsche ve varoluşçu düşünürler kapsamındaki tartışmayla ilgi gören Stirner, günümüzdeki çeşitli düşünceler yanı sıra, postmodern düşünce akımı içinde de anılmaktadır. Ne var ki, Stirner’in felsefedeki kendi yeri hâlâ yeterince araştırılmış değil ve »Stirner’in felsefesi nedir?« sorusu hâlâ diğer düşünceler kapsamında verilen yanıtı (varoluşçu, nihilist, solipsist vb.) aşmış değil. Bu tartışmaya doğrudan katılma amacıyla 1990’ların sonunda Max-Stirner-Archiv (Max Stirner Arşivi) ve aynı çevrelerce 2002 yılında Max-Stirner-Gesellschaft (Max Stirner Cemiyeti) kurulmuştur. Arşiv, Stirner üzerine çok yönlü yayım çalışmaları yanı sıra bir de »Der Einzige« adında dergi yayınlamaktadır. Bu derginin son sayısı (Ağustos 2003) »Stirner ve Anarşizm«’e özel yer vermiştir. Konuya duyulan ilginin az olduğu ya da konunun günümüzde geçerliliğini yitirdiği dergi katılımından belli oluyor. Stirner’in »anarşizmini« iddia eden bir yazı bulunmamaktadır bu dergide. (Bu sayıda yazanların çoğunun anarşist olmalarına rağmen). Daha çok Stirner’in anarşistler üzerindeki etkisi araştırılıyor. (Kimileri de Stirner’le ortak yön bulmaya çalışıyor) Stirner-anarşizm tartışmasının Almanya’daki genel durumu da bu zaten.

Anarşistler eskilere dayanan çekimser tavırlarını sürdürmelerine rağmen, Stirner’e yer yer gelişigüzel anarsist diyebiliyorlar. Bunlar zaten felsefi düzeyde bir tartışmadan mümkün olduğunca uzak durmayı seçenler. (1900’lerin başında Bireyci Anarşistleri[2] felsefi tartışmaya çağıran bazı »Stirnerciler« aynı sorunla yüzyüzeydiler.) Susma yöntemi Proudhon’dan bu yana sürmektedir. (G. Landauer gibi bazı anarşistler hariç) Son dönemlerdeyse anarşistler yeni yöntemlerle suskunluklarını sürdürmektedirler. Özellikle 1980’lerden bu yana »anarşist« terimi yerine kullanılan »liberter« sözcüğü anarşist çevrelerce Stirner’e daha uygun görülmektedir. (Anarşistler kendilerini de »liberter« olarak adlandırıyorlar) Ne var ki, bu sözcük elle tutulur bir şey ifade etmiyor. Öyle ki, kolonyalist Thomas Jefferson’dan tutun Almanya Yeşiller Partisi’nin bazı üyelerini bile kapsayan bu sözcük, düşünce akımlarını ve bireylerin düşünce pozisyonunu netleştireceğine, bulanıklaştırıyor. Böyle bir ortamda »libertarian« adı altında ortaya çıkan ve kendi ağızlarıyla kendilerine »anarko-kapitalist« diyenlerden anarko-feministlerine kadar her anarşist akım Stirner’i »liberter« olarak görüyor. Böyle olunca da son derece geniş kapsamlı, neredeyse her şeyi ve herkesi içeren bu terimi  Stirner’e uygun bulmak elbette çok kolay. (Birbirlerine karşıt bir çok dünya görüşünü bu terim altında toplamak mümkün) Ne var ki, aynı terimle Stirner’i tartışmak olanaksızlaşıyor. Aslında tipik bir postmodern toplumun gelişme sürecine işaret eden bu durumun ardındaki düşünce, bireyler arasındaki farkı yok etmeği amaçladığı gibi, sözcükler arasındaki farkı da kaldırma çabasında. (Aynı şey özgürlük ve cinsellik için de geçerli) Kimin ne olduğu ve kimin ne dediği önemli değil, önemli olan herkesin aynı olması ve aynı şeyi söylemesi. Tek insan ve tek dil.

Dolayısıyla Stirner’in devlet eleştirisi ve anarşistlerin devleti yadsımaları aynı terim altında birleşebiliyor. Ayrıca dergideki tartışmaların gösterdiği gibi, anarşistler (»liberterler«) görüşlerini bir şeyleri yadsıma ya da kabullenme çerçevesinde yoğunlaştırıyor. Daha önceki sayılarda (Kasım 1999) kaleme aldığım »Stirner und die Anarchisten« (Stirner ve Anarşistler, bak: dipnot 1) başlıklı polemik içerikli makaleme bu sayıda gelen eleştiriler de bu nokta da yoğunlaşıyor. Konu sadece yadsımalara ve benimsemelere indirgeniyor. (Devleti ve tahakkümü yadsıma, ateizmi benimseme, »burjuva bireyciliğini« yadsıma, »anarşist bireyciliği« benimseme gibi yüzeysel »benzerliklerle« Stirner, anarşizme eşitleniyor). Ayrıca Stirner’in, henüz taslağı oluşturulmamış ama oluşturulması talep edilen »neo-anarşizm« çerçevesinde ifade edilebileceği de ileri sürülüyor.  Bu düşünceyi daha önce Bernd A. Laska da ileri sürmüştü; ona göre yeniden ifade edilmesi gereken anarşizm düşüncesi Stirner’i bu bağlamda kapsayacaktır. Ancak kağıt üzerinde de olsa ortada olmayan bir anarşizm üzerine Stirner bağlamında tartışmak bana oldukça anlamsız geliyor. Laska’nın tersine benim incelemelerim Stirner’in anarşist olmadığını gösteriyor. Bence »Biricik« kavramı (Batı kökenli) genel felsefenin sunduğu kuram ve ifadeleri aşmakla birlikte kendi sonunu da hazırlıyor. Laska’nın Stirner’i Aydınlanma çağının en önemli üç düşünürden biri olduğunu ileri sürmesi doğru da olsa, Aydınlanma projesininin çöküşünü önceden gören Stirner, Aydınlanma düşüncesiyle birlikte tüm Batı dünyasına Nietzsche’den daha radikal bir tezle karşılık verdi. İşte bu radikal düşüncesiyle kendi çöküşünü kendi doğurdu. Mauthner şu sözlerini tam yerinde söylemişti: Stirner »dünyaya sığmayacak ve dolayısıyla açlıktan ölecek kadar biricikti; o, politik bir önder değildi, sadece iç dünyasında bir asiydi, çünkü onu insanlarla birleştirecek ortak bir dil bile yoktu.«[3] Son olarak Ocak 2003’te yayınladığım »Der Einzige und das Nichts« (Biricik ve Hiç)[4] adlı kitabımda da »Biricik« kavramının genel felsefedeki anlamıyla Hiç teriminin sınırlarını aştığına işaret etttim. Ve bu terimi biraz daha somutlaştırmak için de 1900’lerin başında F. Mauthner (daha sonra R. Engert ve A. Ruest) tarafından ileri sürülen tanrıtanımaz gizemciliği kapsamında ifade etmeye çalıştım. Ne var ki, bu da yetersiz. Belki de Jean Baudrillard ile birlikte genel felsefenin sorusunu ters çevirip sormak Stirner’i anlamakta daha yararlı olacak: »Neden bir şey var da, Hiç yok?« yerine  »Neden Hiç var da, bir şey yok?«

Notlar

[1] Bireyci Anarşistler’in Stirner’le »bağlarını« ayrı bir yazımda daha ayrıntılı inceledim: http://www.biricik.purespace.de/anarsi.htm. Ayrıca: bu yazı, dipnot 2.

[2] Stirner’in anarşizm kapsamında anılması bir taraftan Engels’e dayanırken, diğer taraftan da Mackay’a dayanıyor. Bu nedenle Mackay’a burada kısaca değineceğim. Stirner’in biyografisini yazan Mackay’a çağdaşlarından gelen eleştirilerden biri de şuydu: eğer bir filozofun biyografisi yazılıyorsa, onun felesefesi de bu kişi tarafından incelenmelidir. Nedir bu filozofun felsefesi, neyi tartışır, neye dayanır, kökenleri nelerdir, öncüleri var mıdır, hangi filozofları etkilemiştir, hangi filozoflarla benzerliği var, felsefedeki yeri nedir vb. Bu sorular karşısında Mackay’ın tek yanıtı: »Ben filozof değilim ve benden talep edilen bu tür çalışmalar bana yabancıdır.« (J.H. Mackay: Max Stirner. Sein Leben und sein Werk. Mackay-Gesellschaft, 1977, s. XIII.)  Bu yanıtla yetinen Mackay, kaleme aldığı Stirner-biyografisinde bize şu bilgileri vermekten de çekinmez: Stirner’in »aristokratik, beyaz, ince ve bakımlı elleri« var. »Gözleri mavi ve gözlüklerini çıkarınca burnunun üzerinde gözlüklerin bıraktığı iz« görünür vb. (Aynı yer, s. 86) Kitabın yarısı bunun gibi bir ton anlamsız ve gereksiz bilgilerle dolu. Mackay, 250 sayfalık Stirner-biyografisinde sadece 17 sayfa kadar Stirner’in felsefesine yer verir. Üstelik bu 17 sayfa Mackay’ın Stirner hakkındaki yorumu vesaire değil, Stirner’in kitabından alıntılardır!

Ayrıca Mackay »ben filozof değilim« demekle yetinmez, filozof olup da Stirner hakkında  felsefi çalışmalar yapan filozoflara da sert tepki gösterir. Dönemin meşhur filozofu Eduard von Hartmann’ın Stirner’in felsefesiyle ilgilenmesine, incelemelerde bulunmasına bir hayli kızmıştır. Von Hartmann,  Stirner’i yeniden »keşfetmekte«  idi dolayısıyla Mackay’a rakipti.  Başka rakipler de vardı. Ünlenen Nietzsche’yle birlikte Stirner de o dönem etkisini göstermeye başlamıştı. Bernd A. Laska, Stirner’in yeniden keşfini esas olarak Paul Lauterbach’ın BvM’ni büyük bir yayınevi olan Reclam’da yayınlamasına bağlar, çünkü ancak bu yolla Stirner genele ulaşır. Ne var ki, Mackay, bu felsefi tartışmada yer alacak, Stirner’in felsefesini anlayacak ve betimleyecek bir güce sahip değildi. Meselenin içinden çıkamayınca dostu Tucker’ın yardımına başvurur. Tucker ise, Bireyci Anarşizmin taslağını Stirner’le ilgilenmeden önce çizmişti. (Bernd A. Laska’nın bu konuyu ayrıntılarıyla incelediği makalesini Türkçe’ye aktardım, arz eden şu adresten okuyabilir: http://www.lsr-projekt.de/poly/trinda.html )

Anselm Ruest adında başka bir felsefeci ve Stirner seveni Mackay’ın sunduğu biyografik bilgilere dayanarak »Stirner yılı« olan 1906’da kaleme aldığı kitaba da Mackay çok sert tepki gösterir: »Stirner, sadece bireyci anarşistlerin itaatkar ve güçlü ellerinde emin olabilir« (a.y., s. 21), gibisinden laflar eder. Ve Stirner’i Nietzsche ile karşılaştıran düşünürlere şöyle yanıt verir: »Nietzsche’nin kafası karışıktır, kendisiyle hep çelişir, gerçekle yanılgı arasında fark göremez, Stirner ise derin, sakin ve dahidir.« (A.y., s.18, 19.) Daha neler!  Nietzsche-Stirner tartışmasını benimseyen ve hatta bu tartışmaya doğrudan katılan aynı dönemin bazı Stirner sevenleri Bireyci Anarşistlerin Stirner hakkındaki görüşlerinin yanlışlığını sert bir dille ifade etmeye çalışıyorlardı. »Stirnerbund« adı altında toplanan bu grubtan Gerhard Lehmann, Bireyci Anarşistlere hitaben yazdığı açık mektubunda Mackay’ın felsefi güçsüzlüğüne işaret ederek bu işten vaz geçmesini, Stirner’le uğraşmamasını talep edecek kadar sert tartışmalara girer.

Anarşizmin tarihçisi Max Nettlau 1898’de Mackay’ın Stirner-biyografisini okuduktan sonra şöyle der: »Umarız, Mackay, Stirner üzerine yapılan araştırmaların kendisiyle başlayıp kendisiyle bittiğini arzulamıyordur.« (Sozialistische Monatshefte. 2. Jg., No. 5. Mai 1898, p. 246. Bak: Der Einzige. Vierteljahresschrift des Max Stirner-Archivs Leipzig. 3. August, 1999, s.32) Nettlau bununla Mackay’ın ruhsal yapısını çok iyi kavramış görünüyor. Franz Mehring ise 1910’da  Mackay’ın Stirner-biyografisinin »ikinci basımı hakkında daha uygun bir karar veremeyeceğimiz için üzgünüz«, der ve şöyle devam eder: »Felsefe tarihi açısından önemli bir şey bulamadık bu kitapta.« (Die Neue Zeit. 28. Jg., 2. Band, Nr. 38, 17. Juni 1910. Bak: Franz Mehring’s Rezension. Der Einzige. Vierteljahresschrift des Max-Stirner-Archivs Leipzig. 3. August, 1999, s.33.)

Neresinden bakılsa, Mackay-öğretisinin Stirner’le kaynaşmadığını görüyoruz. Stirner’in  »erk ve şiddet sadece bendedir yani güçlü ve şiddetli olandadır« (Stirner, s. 231) ya da ne bekliyorsun, ihtiyacın varsa çekinme al gibisinden cümleleri büyüleyici de olsa şiddeti benimsemeyen biri açısından pek hoş olmasa gerek. Ama şiddetten nefret ettiğini söyleyen Mackay, Stirner’in bu cümlesinde de bir barış ilanı görmüş olacak ki, Stirner’i bu yönüyle de eleştirmez. Mackay’ın Stirner’i hiçbir zaman anlamadığı şu hareketinden de anlaşılmaktadır: Stirner hakkında bilgi almak için yazılı olarak başvurabildiği Dähnhardt’a (Stirner’in ikinci karısı) ilettiği soru listesinde şöyle bir soru da var: BvM’nin »bir yergi olabileceğine dair Stirner herhangi bir açıklama da bulundu mu?« (B. A. Laska: Ein dauerhafter Dissident. LSR-Verlag, 1996, s.136). »Yazılarından anlaşıldığı gibi Mackay, Stirner’in özgül pozisyonunu aslında« hiçbir zaman »temsil etmedi«; esas olarak ve »her zaman Anglosakson kökenli Bireyci Anarşizm’i temsil etmiştir«. Stirner’in »asıl düşüncesinin« kendi düşüncesinden tamamen »farklı olduğunu sezen« Mackay, bunu yoğurabilecek bir yeteneğe sahip değildi, daha çok BvM’ni »ciddiye almamaya« çalışıyordu. BvM’ne yergi şüphesiyle bakmasının nedeni de budur. (B. A. Laska: John Henry Mackays Stirner-Archiv in Moskau. Der Einzige, Vierteljahresschrift des Max-Stirner-Archivs Leipzig. 3. August 1999, s. 8.) Not: Yazıdaki çeviriler isim verilmediği sürece bana aittir.

[3] Fritz Mauthner: Der Atheismus und seine Geschichte im Abendlande. Viertes Buch. Georg Olms Hildesheim, 1963. s. 210.

[4] Kitaba yönelik eleştiriler arasında Stirner’in felsefesinin ancak Batı’lı gizemci düşüncesinde yer alabileceği vurgalanırken, bunun tam tersi eleştiriler de yer alıyor. Anarşistlerce de ilgi gören kitap, anarşizm bağlamında yazılı bir eleştiriye hedef olmadı.


H. İbrahim Türkdoğan,
Bu yazının ilk kez yayımlandığı yer: Davetsiz Misafir, Sayı 3, 200
Ad

A Separation,1,Adam Schaff,1,Adem ve Havva,1,Akra'da Bulunan Elyazması,1,Alain Badiou,4,Alain Resnais,1,Alan Woods,1,Albert Camus,17,Albert Einstein,4,Alejandro González Iñárritu,1,Alenka Zupančič,1,Alexander Supertramp,1,Alfred Hitchcock,4,Alıntı,1,Ali Rahimli,4,Allen Ginsberg,5,Amin Maalouf,1,Anarşi,2,André Breton,1,Andrey Tarkovski,7,Ani Gezinti,1,Anton Çehov,2,Antonin Artaud,1,Anubis,1,Aristoteles,1,Arthur Danto,1,Arthur Rosenberg,1,Arthur Schopenhauer,2,Arundhati Roy,1,Asghar Farhadi,3,Attila İlhan,1,Aynadaki Gibi,1,AzBlog,14,Aziz Nesin,2,Babaya Mektup,1,Beat Kuşağı,17,Belgesel,5,Belinski,1,Bertolt Brecht,3,Bertrand Russell,1,Bilim,10,Billie Holiday,1,Biyografya,22,Björk,1,Bob Black,1,Bob Dylan,1,Bozkırkurdu,1,Böyle Buyurdu Zerdüşt,1,Breaking Bad,1,Bulantı,1,Bülent Ortaçgil,2,Büyülenme,1,Camera Lucida,1,Can Yücel,2,Cemal Süreya,1,Charles Baudelaire,2,Charles Bukowski,6,Charles Dickens,1,Charlie Chaplin,2,Charlie Parker,1,Christfried Tögel,1,Christine Bard,1,Christopher McCandless,1,Christopher Nolan,1,Chuck Palahniuk,3,Çarlz Bukovski,1,Çavdar Tarlasında Çocuklar,1,Dallas Buyers Club,1,Damon Albarn,1,Daniel Goleman,1,Dava,1,David Gilmour,1,Demian,1,Desiderius Erasmus,1,Didier Lauru,1,Dieter Forte,1,Djivan Gasparyan,1,Dominique Laporte,1,Dostluk Bağları ve Dostluk,1,Dostoyevski,16,Dönüşüm,1,Edebiyyat,140,Edgar Allan Poe,1,Eduardo Galeano,1,Eflâtun,1,Ejderhaların Danssı,1,Elias Canetti,1,Elvis Presley,2,Emil Michel Cioran,1,Emma Goldman,1,Eric Clapton,1,Eric Hoffer,1,Erich Fromm,3,Ernest Hemingway,2,Estela Welldon,1,Ethan Coen,2,Əkrəm Əylisli,1,Feature,20,Félix Guattari,1,Felsefe,93,Ferman Toroslar,1,Fernando Pessoa,1,Film,68,Franz Kafka,25,Freddie Mercury,1,Friedrich Engels,1,Friedrich Nietzsche,19,Füruğ Ferruhzad,1,Gabriel Garcia Marquez,1,Gabriel García Márquez,2,Galileo,2,Gemeinschaft,1,George Carlin,1,George Martin,1,George Orwell,1,Georges Canguilhem,1,Georges Perec,1,Gerçeklik açısından Kafka,1,Gilles Deleuze,5,Goethe,1,Gogol,4,Guguk Kuşu,1,Gustav Janouch,1,Guy Fawkes,1,Hakim Bey,1,Harriet Lerner,1,Hegel,2,Heinrich Böll,1,Hermann Broch,1,Hermann Hesse,5,Herta Müller,1,Hrant Dink,1,Iain Menzies Banks,1,Immanuel Kant,1,Ingeborg Bachmann,1,Ingmar Bergman,6,Inside Llewyn Davis,1,Italo Calvino,2,İran,1,İtalo Calvino,1,J. D. Salinger,2,Jack Kerouac,8,Jacques Brel,1,Jacques Lacan,13,Jacques Vergès,1,James Hawes,1,James Joyce,1,Jan Pol Sartr,1,Jason McQuinn,1,Jean Baudrillard,1,Jean Cocteau,1,Jean-Paul Sartre,10,Jehane Noujaim,1,Jenn Ashworth,1,Jiddu Krishnamurti,2,Jimi Hendrix,1,Joel Coen,2,John Berger,1,John Fante,2,John Lennon,5,John Steinbeck,4,Jorge Luis Borges,1,Jose Saramago,1,Joseph Conrad,1,Judith Butler,1,Juliet Mitchell,1,Julio Cortázar,1,Kaos'un Gizli Yaşam,1,Karamazov Kardeşler,2,Karl Marx,8,Kaybedenler Klübü,1,Ken Kesey,1,Kırmızı Pazartesi,1,Korkma Ben Varım,1,Kumarbaz,1,Kürk Mantolu Madonna,1,La Casa De Papel,1,Lady with Ermine,1,Lars von Trier,8,Laura Nyro,1,Leonard Cohen,1,Leonard Da Vinci,1,Lev Tolstoy,5,Lev Troçki,2,Linda Lee,1,Maksim Gorki,2,Malina,1,Marie Curie,1,Marilyn Manson,1,Marilyn Monroe,1,Mario Leis,1,Marlon Brando,1,Marqius de Sade,2,Martı Jonathan Livingston,1,Martin Heidegger,2,Maurice Blanchot,2,Max Stirner,15,Mental Pornografi Blog,2,Meqale,175,Michael De Montaigne,1,Michel Foucault,6,Mike Leigh,1,Milan Kundera,1,Miles Davis,1,Milgram,1,Milgram deneyi,1,Mohsen Namjoo,3,Monique Wittig,1,Morrisse,1,Murat Menteş,1,Mustafa Kemal Atatürk,1,Muzik,37,Neal Cassady,2,ngmar Bergman,1,Nick Cave,1,Nick Mason,1,Nikolay Gavriloviç Çernişevski,1,Nilgün Marmara,1,Noam Chomsky,2,Nostalghia,1,Notre Dame'ın Kamburu,1,Nuri Bilge Ceylan,2,Octavio Paz,1,Oğuz Atay,1,Ontolojik Anarşi,1,Onur Ünlü,2,Oscar Wilde,2,Osho,1,Oteki Ben,1,Ölüler Tanrısı,1,Ölüm Pornosu,1,Ömer Hayyam,1,Özdemir Asaf,1,Palyaço,1,Pantolonun Politik Tarihi,1,Patti Smith,1,Paul Lafargue,1,Paul McCartney,3,Paulo Coelho,2,Peter Kropotkin,2,Pierre Clastres,1,Pigme,1,Pink Floyd,2,Politika,1,Rachel Carson,1,Rachter'in Günlüğü,1,Rashit,1,Ray Davies,1,Rene Girard,1,René Wellek,1,Richard Bach,1,Richard Brautigan,1,Richard Dawkins,1,Richard Wagner,3,Richard Wright,1,Robert Musil,1,Roger Fornoff,1,Roger Garaudy,1,Roger Waters,2,Roman,9,Rose Laub Coser,1,Rus edebiyat,2,Ruth Sheppard,1,S. Reynolds & J. Press,1,Sabahattin Ali,2,Sait Faik,1,Salvador Dali,1,Samuel Beckett,4,Sasha Grey,1,Saul Newman,2,Sean Penn,1,Sırtımdaki Ev,1,Siddhartha,1,Sigmund Freud,19,Silence Spring,1,Simone de Beauvoir,6,Slavoj Zizek,6,Slavoj Žižek,15,slide,2,Sokrates,1,Soren Kierkegaard,1,Spinoza,1,SS,6,Stalker,1,Stephen Eric Bronner,1,Steve McQueen,1,Stranger,1,Suç ve Ceza,2,Supertramp,1,Sürgün,1,Şeyler,1,Tanrıya Karşı Söylev,1,Tarkovsky,5,Tek Bacaklı Yolcu,1,Teneke Trampet,1,The Beatles,4,The Butterfly Effect,1,The Rolling Stones,1,The Square,1,Theodor Adorno,4,Thomas Mann,1,Through a Glass Darkly,1,Tom Waits,2,Tomris Uyar,1,Tony Porter,1,Turan Dursun,2,Turgut Uyar,1,Ulua,1,Uluma,1,Ulus Baker,4,Umberto Eco,1,Utanç,1,V for Vendetta,1,Van Gogh,1,Victor Emil Frankl,1,Victor Hugo,1,Viktor Frankl,1,Vladimir Nabokov,2,Voltaire,1,Vsevolod İ. Pudovkin,1,Walter Benjamin,1,Wilhelm Reich,1,Will Durant,1,William S. Burroughs,2,William Shakespeare,1,Woody Allen,8,Xavier Dolan,1,Yabancı,1,Yad,1,Yolda,1,Yusif Vəzir Çəmənzəminli,1,Zeki Demirkubuz,3,Zen Kaçıkları,1,
ltr
item
Ali Rahimli: Max Stirner ve anarşizm üzerine birkaç not
Max Stirner ve anarşizm üzerine birkaç not
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-IGlRh8xXjtqucsEjDFuF2TGZxM4X3vkcEVvV2dUa_snQahqe5k-2Xik1lKGkHxzrwhmumg-UzjaQ9hg-QIlFvgozawbpFK57M0iPFE_9ykhAKQOay4mDYQ5dZrre8VOReqIUa6Mo7aQ6/s1600/603021_4905669734239_1435752871_n.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-IGlRh8xXjtqucsEjDFuF2TGZxM4X3vkcEVvV2dUa_snQahqe5k-2Xik1lKGkHxzrwhmumg-UzjaQ9hg-QIlFvgozawbpFK57M0iPFE_9ykhAKQOay4mDYQ5dZrre8VOReqIUa6Mo7aQ6/s72-c/603021_4905669734239_1435752871_n.jpg
Ali Rahimli
https://alirahimli.blogspot.com/2014/03/max-stirner-ve-anarsizm-uzerine-birkac.html
https://alirahimli.blogspot.com/
https://alirahimli.blogspot.com/
https://alirahimli.blogspot.com/2014/03/max-stirner-ve-anarsizm-uzerine-birkac.html
true
8815050805795647263
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi Hiç bir yazı bulunamadı HEPSİNİ GÖSTER DAHA FAZLA Cevapla Cevabı İptal Et Sil Tarafından Ana Sayfa Sayfalar İçerikler Hepsini Göster BU YAZIYA BENZER DİĞER YAZILAR ETİKET ARŞİV ARAMA BÜTÜN İÇERİKLER İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Sun Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec just now 1 minute ago $$1$$ minutes ago 1 hour ago $$1$$ hours ago Yesterday $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy