Ontolojik Anarşi

Hap haline getirilmiş şekliyle ontolojik anarşi Hiçbir şey, “şeylerin hakiki doğası” şeklindeki bir kesinliğe dayandırılamayacağından, (N...

Hap haline getirilmiş şekliyle ontolojik anarşi

Hiçbir şey, “şeylerin hakiki doğası” şeklindeki bir kesinliğe dayandırılamayacağından, (Nietzsche'nin dediği gibi) bütün projeler ancak “hiçlik üzerine kurulabilmek”te. Yine de bir proje olmalı -kendimizi “hiçlik” kategorisi içine kıstırmama çabasındayız çünkü. Hiçlikten bir şey yapacağız: bir Ayaklanma, “Şeylerin Doğasının şu veya bu olduğu” iddasındaki herşeye karşı bir isyan. Uyuşamıyoruz; gayri tabîyiz; Yasanın -Kutsal Yasa, Doğa Yasası, ya da Toplumsal Yasa, istediğinizi seçebilirsiniz-  gözünde hiçliğin de aşağısındayız. Değerlerimizi hiçlikten çıkaracağız, ve bu keşif eylemiyle sürdüreceğiz hayatımızı.

Hiçlik üzerine enine boyuna düşünürken, tanımlayamasak da, paradoksal şekilde (sadece metaforik de olsa) onun hakkında bir şeyler söyleyebiliriz: bir “kaos” olarak görünür bize. Hem kadim bir mit olarak hem de “yeni bilim” olarak, kaos, projemizin yüreğinde yatar. Koca  yılan  (Tiamat, Piton, Leviathan), Hesiodos'un ilksel Kaos'u, Paleolitik devrin engin uykusu üzerine yayılır -kralların, rahiplerin, düzen, tarih, tahakküm ve yasanın aktörlerinin henüz ortaya çıkmamış olduğu bir zamana. “Hiçlik” bir surete bürünür -Hun-Tun'un pürüzsüz ve çarpıcı özelliği olmayan yumurta ve sukabağı imgesi gibi, oluş-olarak-kaos, aşırılık-olarak-kaos, hiçliğin bir şeylere doğru cömert fışkırışı.

Aslında, kaos yaşamdır. Bütün bu darmadağınlık, bütün bu renk başkaldırısı, bütün bu protoplazmik aciliyet, bütün bu devinim -kaostur. Buradan bakıldığında, Düzen, ölümün, kesintinin, kristalleşmenin, yaban bir sessizliğin kılığına bürünür.

Anarşistler yıllardır “anarşinin kaos olmadığı”nı söyler dururlar. Anarşizm bile sanki doğal bir yasanın arayışında, maddeye içkin bir ahlaksallığın, bir entelekyanın [bireysel olgunluğa erme -ç.n.] ya da varlığın-amacının peşindedir. (Bu noktada Hristiyanlardan farklı durumda değildirler, Nietzsche'nin de inandığı gibi -hınçlarının derinliğinde radikalleşebilirler ancak). Anarşizm “devletin ilga edilmesi gerek”tiğini söyler, ama bunun yerine daha radikal bir düzen biçimi tesis etme niyetiyle. Bunun karşısında Ontolojik Anarşizm, hiç bir “devlet”in kaos içinde “var” olamayacağını, (belirlenmeden kalan) kaos dışındaki bütün ontolojik iddiaların geçersiz olduğunu, ve bu yüzden yönetime dair her tür çabanın imkansızlığa mahkum olduğunu söyler. “Kaos hiç bir zaman ölmemiştir.” Kutlama amacıyla saf bir “varoluşsal özgürlük” içinde doğrudan ve kendiliğinden biçimde tahayyül etmediğimiz ve üretmediğimiz her “düzen” biçimi yanılsamadan ibarettir.

Pekala, yanılsamalar öldürebilir. Cezalandırmaya dair imgeler Düzen'e kabuslar yaşatır. Ontolojik Anarşi, uyanmamız ve kendi günümüzü yaratmamız gerektiğini söyler - Düzene dair hayalleri görkemli, şiddet kasılmalarıyla yayılan, o uyuyan irin dolu devin, Devletin gölgesinde bile olsa.

Yaratma edimimizi destekleyen yegâne önemli güç arzudur görünürde, ya da Charles Fourier'nin “Tutku” dediği şey. Hesiodos'un (Yeryüzü ve Yaşlı Gece'nin yanında) ilk tanrıları olan Kaos ve Eros'un kozmogenetik cazibe halkası dışında herhangi bir insan edimi gerçekleşmez.

Tutku'nun mantığı her tür “devlet”in imkânsız olduğu, arzuya ait olanlar dışında her türlü “düzen”in yanılsama olduğu sonucuna varır. Var olmak değil oluş; ve bu yüzden tek geçerli yönetim tarzı aşk'a ya da “cazibe”ye ait olandır. Durağan ve incecik bir akılcılık tülünün ardında, Uygarlık, yalnızca arzunun değer üretebileceği hakikatini kendisinden saklamaya çalışır. Ve bu yüzden Uygarlığın değerleri arzunun reddi üzerine temellenir.

Düzen'i, arzunun yeniden-üretimi aracılığıyla üretmeye girişen kapitalizm aslında kıtlık'ın üretiminden alır kökenini, ve kendini ancak, birşeyi gerçekleştirmeme, olumsuzlama ve yabancılaşma içinde yeniden üretebilir. Gösteri çözülmeye başladığında (bozuk çalışan bir Sanal Gerçeklik programında olduğu gibi) Meta'nın etsiz kemiklerini göz önüne serer. İrlanda peri masallarındaki transa geçmiş halde Öteki Dünya'yı ziyaret eden ve doğaüstü meyvelerden beslenen gezginler gibi uyanırız mahmur alacakaranlıkta, ağzımızda küllerle.

Denetim Medyası ve her şeyden öte dil aracılığıyla sahte bir ikilik yayılır: Birey karşısında Topluluk, Kendi karşısında Öteki. Melek Hermes-ortam- Mesajı İletendir (Haberci)1. İletişimselliğin her biçimi meleksi olmalıdır; dilin kendisi de meleksi olmalıdır, ve bir tür kutsal kaos. Ne ki, kendini çoğaltan bir virüs kapmıştır; ayrılığın sonsuz kristaline ve bizim  Hiçkimbabayı2 öldürebilmemizin önüne set çeken gramere bulanmıştır.

Kendi ve Öteki birbirini tamamlar ve bütünler. Mutlak Kategori, Ego, Toplum yoktur -var olan sadece kaotik, karmaşık bir ilişki ağıdır ve bir de o “Tuhaf Cezbedici”, oluşun akışı içinde yankılar ve kalıplar meydana getiren cazibenin kendisi.

Değerler bu girdabın içinden yükselir -kıtlık yerine bolluk üzerine temellenen, meta yerine armağana dayanan, bireyin ve topluluğun sinerjik ve karşılıklı zenginleşmesine bağlı değerler; ölüm değil yaşamla alâkalı olduğu için, Uygarlığın ahlâk ve etiğinin her açıdan tersine işleyen değerler...

“Özgürlük, psiko-kinetik bir beceridir” -yoksa soyut birşeyin ismi değil. Bir süreçtir, “durum” değil; devinimdir, bir yönetim biçimi değil. Ölümün Memleketi ise organik ve canlı olan her şeyi dehşet içinde bırakan kusursuz Düzen'den anlar sadece - Düşüş Uygarlığının neden ölümün sükunetiyle bu kadar flört ettiğini de açıklar bu durum. Babil ve Mısır'dan 20. yüzyıla uzanan gücün mimarisini, nekropolisin höyüklerinden ayrıştırmak pek mümkün değildir.

Göçebelik ve Ayaklanma bize, Ontolojik Anarşi'nin önerdiği gündelik yaşama dair olası modeller sunar. Uygarlık ve Devrim'in kristalleşmiş yetkinlikleri, Savaş, ya da yaşlı ve yorgun Babil Üçkağıtçılığının yalanları, kıtlık miti gibi kılıklarda karşımıza çıktığında yüzümüzü çeviririz. Bedevi gibi biz de dış görünüş mimarisinin gözden kaybolma mekanlarıyla dolu bir yeryüzü- seçeriz. Komün gibi, kutlamanın akışkan mekânlarını tercih ederiz biz ve risk alırız -Çalışma Prizmasının (ya da Zindanının), Kayıp Zaman iktisadının, sentetik bir geleceğe dair nostaljik ağızların buz gibi soğuk artıklarının tersine.

Ütopyacı bir şiirselik arzularımızı kavramamıza yardımcı olur. Ütopyanın aynası bize, hiç bir pratik siyaset anlayışının, hiç bir sistematik felsefenin evrilemeyeceği türde bir eleştirel teori kazandırır. Ama ütopyayı “yer-olmayan bir yer” olarak tasarlamakla kendisini sınırlayıp “arzunun imkansızlığı”na ağıt düzen bir teoriye ayıracak zamanımız yok. Olağanüstünün gündelik hayata nüfuz edişi -“durumların yaratılışı”-, “bedensel maddi ilkeler”in, düşlem ve yaşadığımız anın canlı dokusunun gereğidir.

Bu aciliyetin farkında olan birey, (Stirner'in bütün soyutlamalara getirdiği tanımla) “Hortlaklar”ın hipnozundan uyanarak, haz çemberini bir nebze genişletebilir; ne var ki daha fazlası “suç” aracılığıyla elde edilebilir; ve Kendini cinsellik sayesinde ikiye katlamasıyla daha da fazlası. Stirner'in “Kendine Sahip Olanlar Birliği”nden Nietzsche'nin “Hür Ruhlar” çevresine ve Fourier'nin “Tutkusal Dizi”sine uzanan bir şekilde, kendimizi ikiye katlamamız ve Öteki sayesinde yeniden ikiye katlamamız, topluluğun erosu dahilinde artar, çoğalır.

Böylesi bir topluluğun etkinlikleri, zavallı PostModernci piçlerin de bildiği üzere, Sanat'ın yerini alacaktır. Karşılık beklemeyen yaratıcılık ya da “oyun” ve armağan değiştokuşu, metaların yeniden-üretimi olarak Sanat'ın eriyip gitmesini sağlayacaktır. “Dada epistemolojisi” her tür ayrışımı silecek ve yaşam ve güzelliğin ayrıştırılamayacağı ruhsal bir paleolitizmi doğuracaktır. Yüksek Tarih, Sanat'ı her zaman için kamufle etmiş ve bastırmış ama yaşamlarımızdan tam anlamıyla silememiştir. Hoş bir örnek: yorgancılık imecesi - genellikle bu çevreyle bağlantılı olan birine armağan olarak benzersiz, yararlı ve güzel bir nesne üretmek amacıyla bir araya gelmiş, hiyerarşik olmayan yaratıcı bir kolektif tarafından gerçekleştirilen kendiliğinden bir model.

Dolayımsız örgütlenmenin ödevi bu tür çevrelerin genişletilmesidir. Yaşamım ne kadar çok Çalış/Tüket/Geber çemberinden çıkar ve “imece” iktisadına (geri)döndürülebilirse, haz halma ihtimalim o kadar artar. Kurumların kan emen enerjilerini safdışı bırakma çabası riskler de içerir. Ama riskin kendisi hazza dair doğrudan bir deneyim sağlar, bütün başkaldırı anlarında, her uyanış anında, yoğun macera zevkinde görüldüğü üzere: Ayaklanma'daki kutlayıcı nitelik, Festival'in başkaldıran doğası...

Ama bireyin yalnız başına uyanışı ile başkaldıran kolektifliğin birbirine kuvvet veren geçmişi yeniden hatrlaması arasında “proje”mize potansiyel sunan geniş bir toplumsallık yelpazesi yer alır. Kimi, benzer iki ruhun tesadüfe dayanan, kısa karşılaşmalarından daha uzun sürer; kimisi tatil gibidir; bazıları da korsan ütopyalar gibi. Hiçbiri uzun sürmez -ama bunda da bir sorun yok zaten. Dinler ve Devletler süreklilikleriyle övünürler -biliriz ki gevezeliğin ötesine geçmez...; ölümdür kastettikleri.

“Devrimci” kurumlara gereksinimimiz yok. “Devrimden Sonra” hâlâ sürüklenmeye devam edebiliriz ve intikam siyasetinin neden olduğu doku sertliğinden de sıyrılırız böylece. Bunun yerine aşırı olanı, tuhaf olanı ararız -bizim için olası yegâne norm da budur zaten. Eğer şu an belirli “devrimci” hareketleri destekliyorsak, “iktidarı  aldıkları”nda onlara ilk “ihanet” edenler de biz olacağız kuşkusuz. Hepsinin ötesinde, güç bizim için kahrolası bir öncü parti anlamına gelmez.

Geçici Otonom Bölgeler3'de (Autonomedia, New York, 1991) “özgürlük” uğrağının ucuşkan doğasına ve belirsizliğine vurgu yapan “gözden kaybolma olarak güç istenci” hakkında bir tartışması vardı. Elinizdeki metin dizisinde (ilk olarak New York'taki Radio Sermonettes'de sunulmuş ve sonrasında anarşist Libertarian Book Club tarafından basılmıştır) bu kez yeniden-ortaya çıkma uygulamaları ve buna bağlı olarak örgütlenme sorunu üzerine yoğunlaşılmıştır. Topluluğun bir estetik teorisi (bir sosyolojisi ya da siyaseti değil) üzerine kurulu bu girişim metinde kurumsallaşmaya yönelik bir reçeteden ziyade, özgür ruhlara yönelik bir oyun olarak sunulmuştur. Araca ve yabancılaşma mekanizmasına dönüştürülmüş bir topluluk anlayışı yerine ayrışmanın aşılmasına adanmış Dolayımsız topluluk anlayışı önerilmektedir. Bu kitap kutlu kardeşlik  üzerine bir düşünsel deney olarak nitelenebilir; daha fazlasını da talep etmemektedir. Her şeyden önce, kimi guru ve komiser adaylarının hilelerinde olduğu gibi “ne yapılması gerektiği”ni biliyor rolünü oynamamaktadır. Mürid edinmek gibi beklentisi yoktur; yakılmayı tercih eder -ve öykünme yerine kurban edilmeyi! Aslında “diyalog” denen şey ile de pek alâkası yoktur; okuyucu yerine işbirliğine girişecek komplocuları tercih eder. Konuşmayı sever ama konuşmayı çalışmaktan çok bir tür kutlama olarak algıladığı içindir bu.

Ve bu kitap ile sessizlik arasında sadece sarhoşluk yer alır.

(Vernal Equinox 1993)

Hakim Bey

Çeviri: E. K.
Ad

A Separation,1,Adam Schaff,1,Adem ve Havva,1,Akra'da Bulunan Elyazması,1,Alain Badiou,4,Alain Resnais,1,Alan Woods,1,Albert Camus,17,Albert Einstein,4,Alejandro González Iñárritu,1,Alenka Zupančič,1,Alexander Supertramp,1,Alfred Hitchcock,4,Alıntı,1,Ali Rahimli,4,Allen Ginsberg,5,Amin Maalouf,1,Anarşi,2,André Breton,1,Andrey Tarkovski,7,Ani Gezinti,1,Anton Çehov,2,Antonin Artaud,1,Anubis,1,Aristoteles,1,Arthur Danto,1,Arthur Rosenberg,1,Arthur Schopenhauer,2,Arundhati Roy,1,Asghar Farhadi,3,Attila İlhan,1,Aynadaki Gibi,1,AzBlog,13,Aziz Nesin,2,Babaya Mektup,1,Beat Kuşağı,17,Belgesel,5,Belinski,1,Bertolt Brecht,3,Bertrand Russell,1,Bilim,10,Billie Holiday,1,Biyografya,22,Björk,1,Bob Black,1,Bob Dylan,1,Bozkırkurdu,1,Böyle Buyurdu Zerdüşt,1,Breaking Bad,1,Bulantı,1,Bülent Ortaçgil,2,Büyülenme,1,Camera Lucida,1,Can Yücel,2,Cemal Süreya,1,Charles Baudelaire,2,Charles Bukowski,6,Charles Dickens,1,Charlie Chaplin,2,Charlie Parker,1,Christfried Tögel,1,Christine Bard,1,Christopher McCandless,1,Christopher Nolan,1,Chuck Palahniuk,3,Çarlz Bukovski,1,Çavdar Tarlasında Çocuklar,1,Dallas Buyers Club,1,Damon Albarn,1,Daniel Goleman,1,Dava,1,David Gilmour,1,Demian,1,Desiderius Erasmus,1,Didier Lauru,1,Dieter Forte,1,Djivan Gasparyan,1,Dominique Laporte,1,Dostluk Bağları ve Dostluk,1,Dostoyevski,16,Dönüşüm,1,Edebiyyat,140,Edgar Allan Poe,1,Eduardo Galeano,1,Eflâtun,1,Ejderhaların Danssı,1,Elias Canetti,1,Elvis Presley,2,Emil Michel Cioran,1,Emma Goldman,1,Eric Clapton,1,Eric Hoffer,1,Erich Fromm,3,Ernest Hemingway,2,Estela Welldon,1,Ethan Coen,2,Əkrəm Əylisli,1,Feature,20,Félix Guattari,1,Felsefe,93,Ferman Toroslar,1,Fernando Pessoa,1,Film,68,Franz Kafka,25,Freddie Mercury,1,Friedrich Engels,1,Friedrich Nietzsche,19,Füruğ Ferruhzad,1,Gabriel Garcia Marquez,1,Gabriel García Márquez,2,Galileo,2,Gemeinschaft,1,George Carlin,1,George Martin,1,George Orwell,1,Georges Canguilhem,1,Georges Perec,1,Gerçeklik açısından Kafka,1,Gilles Deleuze,5,Goethe,1,Gogol,4,Guguk Kuşu,1,Gustav Janouch,1,Guy Fawkes,1,Hakim Bey,1,Harriet Lerner,1,Hegel,2,Heinrich Böll,1,Hermann Broch,1,Hermann Hesse,5,Herta Müller,1,Hrant Dink,1,Iain Menzies Banks,1,Immanuel Kant,1,Ingeborg Bachmann,1,Ingmar Bergman,6,Inside Llewyn Davis,1,Italo Calvino,2,İran,1,İtalo Calvino,1,J. D. Salinger,2,Jack Kerouac,8,Jacques Brel,1,Jacques Lacan,13,Jacques Vergès,1,James Hawes,1,James Joyce,1,Jan Pol Sartr,1,Jason McQuinn,1,Jean Baudrillard,1,Jean Cocteau,1,Jean-Paul Sartre,10,Jehane Noujaim,1,Jenn Ashworth,1,Jiddu Krishnamurti,2,Jimi Hendrix,1,Joel Coen,2,John Berger,1,John Fante,2,John Lennon,5,John Steinbeck,4,Jorge Luis Borges,1,Jose Saramago,1,Joseph Conrad,1,Judith Butler,1,Juliet Mitchell,1,Julio Cortázar,1,Kaos'un Gizli Yaşam,1,Karamazov Kardeşler,2,Karl Marx,8,Kaybedenler Klübü,1,Ken Kesey,1,Kırmızı Pazartesi,1,Korkma Ben Varım,1,Kumarbaz,1,Kürk Mantolu Madonna,1,La Casa De Papel,1,Lady with Ermine,1,Lars von Trier,8,Laura Nyro,1,Leonard Cohen,1,Leonard Da Vinci,1,Lev Tolstoy,5,Lev Troçki,2,Linda Lee,1,Maksim Gorki,2,Malina,1,Marie Curie,1,Marilyn Manson,1,Marilyn Monroe,1,Mario Leis,1,Marlon Brando,1,Marqius de Sade,2,Martı Jonathan Livingston,1,Martin Heidegger,2,Maurice Blanchot,2,Max Stirner,15,Mental Pornografi Blog,2,Meqale,175,Michael De Montaigne,1,Michel Foucault,6,Mike Leigh,1,Milan Kundera,1,Miles Davis,1,Milgram,1,Milgram deneyi,1,Mohsen Namjoo,3,Monique Wittig,1,Morrisse,1,Murat Menteş,1,Mustafa Kemal Atatürk,1,Muzik,37,Neal Cassady,2,ngmar Bergman,1,Nick Cave,1,Nick Mason,1,Nikolay Gavriloviç Çernişevski,1,Nilgün Marmara,1,Noam Chomsky,2,Nostalghia,1,Notre Dame'ın Kamburu,1,Nuri Bilge Ceylan,2,Octavio Paz,1,Oğuz Atay,1,Ontolojik Anarşi,1,Onur Ünlü,2,Oscar Wilde,2,Osho,1,Oteki Ben,1,Ölüler Tanrısı,1,Ölüm Pornosu,1,Ömer Hayyam,1,Özdemir Asaf,1,Palyaço,1,Pantolonun Politik Tarihi,1,Patti Smith,1,Paul Lafargue,1,Paul McCartney,3,Paulo Coelho,2,Peter Kropotkin,2,Pierre Clastres,1,Pigme,1,Pink Floyd,2,Politika,1,Rachel Carson,1,Rachter'in Günlüğü,1,Rashit,1,Ray Davies,1,Rene Girard,1,René Wellek,1,Richard Bach,1,Richard Brautigan,1,Richard Dawkins,1,Richard Wagner,3,Richard Wright,1,Robert Musil,1,Roger Fornoff,1,Roger Garaudy,1,Roger Waters,2,Roman,9,Rose Laub Coser,1,Rus edebiyat,2,Ruth Sheppard,1,S. Reynolds & J. Press,1,Sabahattin Ali,2,Sait Faik,1,Salvador Dali,1,Samuel Beckett,4,Sasha Grey,1,Saul Newman,2,Sean Penn,1,Sırtımdaki Ev,1,Siddhartha,1,Sigmund Freud,19,Silence Spring,1,Simone de Beauvoir,6,Slavoj Zizek,6,Slavoj Žižek,15,slide,2,Sokrates,1,Soren Kierkegaard,1,Spinoza,1,SS,6,Stalker,1,Stephen Eric Bronner,1,Steve McQueen,1,Stranger,1,Suç ve Ceza,2,Supertramp,1,Sürgün,1,Şeyler,1,Tanrıya Karşı Söylev,1,Tarkovsky,5,Tek Bacaklı Yolcu,1,Teneke Trampet,1,The Beatles,4,The Butterfly Effect,1,The Rolling Stones,1,The Square,1,Theodor Adorno,4,Thomas Mann,1,Through a Glass Darkly,1,Tom Waits,2,Tomris Uyar,1,Tony Porter,1,Turan Dursun,2,Turgut Uyar,1,Ulua,1,Uluma,1,Ulus Baker,4,Umberto Eco,1,Utanç,1,V for Vendetta,1,Van Gogh,1,Victor Emil Frankl,1,Victor Hugo,1,Viktor Frankl,1,Vladimir Nabokov,2,Voltaire,1,Vsevolod İ. Pudovkin,1,Walter Benjamin,1,Wilhelm Reich,1,Will Durant,1,William S. Burroughs,2,William Shakespeare,1,Woody Allen,8,Xavier Dolan,1,Yabancı,1,Yad,1,Yolda,1,Yusif Vəzir Çəmənzəminli,1,Zeki Demirkubuz,3,Zen Kaçıkları,1,
ltr
item
Ali Rahimli: Ontolojik Anarşi
Ontolojik Anarşi
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh92MEOOPN_YtUw4G2RVssBv1cHBgegreeHzKKsOEQZ2OCVlsE3iwCSpYP5uSx1Uo2fnQo0nBEmT3kJk1284XXk5s1SXlsDcyVE8WKzMFx71G5GBjXNUNrzu152_Rg4ZwGNl-Eu9dykXKaQ/s1600/1454974_722238924470510_929524910_n.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh92MEOOPN_YtUw4G2RVssBv1cHBgegreeHzKKsOEQZ2OCVlsE3iwCSpYP5uSx1Uo2fnQo0nBEmT3kJk1284XXk5s1SXlsDcyVE8WKzMFx71G5GBjXNUNrzu152_Rg4ZwGNl-Eu9dykXKaQ/s72-c/1454974_722238924470510_929524910_n.jpg
Ali Rahimli
https://alirahimli.blogspot.com/2014/01/ontolojik-anarsi.html
https://alirahimli.blogspot.com/
https://alirahimli.blogspot.com/
https://alirahimli.blogspot.com/2014/01/ontolojik-anarsi.html
true
8815050805795647263
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi Hiç bir yazı bulunamadı HEPSİNİ GÖSTER DAHA FAZLA Cevapla Cevabı İptal Et Sil Tarafından Ana Sayfa Sayfalar İçerikler Hepsini Göster BU YAZIYA BENZER DİĞER YAZILAR ETİKET ARŞİV ARAMA BÜTÜN İÇERİKLER İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Sun Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec just now 1 minute ago $$1$$ minutes ago 1 hour ago $$1$$ hours ago Yesterday $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy