Sen sadece an’da gerçeksin Stirner’in sözünü ettiği egoizm sevginin karşıtı değildir, düşünmenin karşıtı değildir, tatlı bir aşk yaşamının...
Sen sadece an’da gerçeksin
Stirner’in sözünü ettiği egoizm sevginin karşıtı değildir, düşünmenin karşıtı değildir, tatlı bir aşk yaşamının düşmanı değildir, teslimiyetin ve fedakârlığın düşmanı değildir, içten gelen bir samimiyetin düşmanı değildir ama aynı zamanda eleştirinin de düşmanı değildir, sosyalizmin de düşmanı değildir, kısaca: Gerçek bir ilginin düşmanı değildir: Stirner, ilgiyi dışlamaz. Stirner, sadece ilgisizliğe ve ilginç olmayana karşı koyar: Sevgiye değil, kutsal sevgiye karşıdır, düşünceye değil, kutsal düşünceye karşıdır, sosyalistlere değil, kutsal sosyalistlere karşıdır vb.
Biz egoist bir dünyada yaşamıyoruz, bizzat beş para etmez beze sahiplik eden kutsal dünyada yaşıyoruz.
“İnsan” kavramı ya da yüklemi seni esaslı olarak ifade edemez, çünkü “İnsan”ın kendine ait bir kavram içeriği vardır ve çünkü insansal ve insan olan şey söylenebildiği için yani “İnsan” bir tanımlama yeteneği taşıdığı içindir ki, bu durumda sen tamamen oyun dışı kalabilirsin. Elbette senin, İnsan olarak, insan kavramında payın var ancak ne var ki, sen olarak insan kavramında payın yok. Biricik ise hiçbir içerik taşımamaktadır, belirlenimsizliğin ta kendisidir; Biricik’in içeriği ve belirlenimi seninle başlar. Biricik’in kavram gelişimi yoktur, Varlık’tan, düşünme’den ya da ben’den yapılabildiği gibi Biricik’ten bir “ilke” olarak felsefi bir sistem inşa edilemez; daha çok tüm kavram gelişimleri Biricik ile sona erer. Her kim Biricik’i bir “ilke” olarak görürse, onu felsefi ya da kuramsal olarak işleyebileceğini düşünür ve ister istemez ona karşı işe yaramayan içeriksiz argümanlar [boş laflar] yürütür. Varlık, Düşünme, Ben – sadece belirsiz kavramlardır, başka kavramlarla yani kavram gelişimi ile belirlenirler; Biricik ise belirlenimsiz kavramdır ve başka kavramlarla belirlenemez ya da bir “yakın içerik” alamaz: O, bir “kavramlar dizisi ilkesi” değildir, bizzat hiçbir gelişim yeteneği olmayan bir sözcük ya da kavramdır. Biricik’in gelişimi senin ve benim kendi gelişimimizdir, bir tam biricik gelişim, çünkü senin gelişimin elbette benim gelişimim değildir. Sadece kavram yani “gelişim” olarak onlar bir ve aynıdırlar; öte yandan senin gelişimin benimkinden tamamen farklıdır.
Sen Biricik’in içeriği olduğun için, Biricik’in kendine özgü bir içeriği yani bir kavram içeriği düşünülemez artık.
Biricik sözcüğü ile senin ne olduğun sana söylenemez, tıpkı vaftiz töreninde sana Ludwig adı verilirken senin ne olduğun söylenmediği gibi.
Eğer içeriği düşünce değilse, nedir peki? İkinci bir kez var olamayan, dolayısıyla söylenemeyendir; çünkü eğer söylenebilseydi, gerçekten ve tam olarak söylenebilseydi, ikinci kez var olurdu, “ifade”de var olurdu.
Biricik’in içeriği düşünce içermediği için, işte bu nedenle de düşünülemeyen ve söylenemeyendir, söylenemeyen olduğu içindir ki, tepeden tırnağa kadar boş laftır ve aynı zamanda da – boş laf değildir.
Ne zaman ki, hiçbir şey seni ifade etmezse ve sen sadece adlandırılırsan, o zaman sen, sen olarak kabul edilirsin. Herhangi bir şey seni ifade ettiği sürece, sen sadece bu şey (insan, tin, Hıristiyan vb) olarak kabul edilirsin işte. Oysa Biricik hiçbir şey ifade etmiyor, çünkü o sadece bir addan ibarettir, sadece şunu söyler: Sen sadece sensin ve senden başka bir şey değilsin, sen biricik sensin, sen kendinsin. Bununla sen yüklemsizleşirsin ve aynı zamanda da belirlenimsiz, mesleksiz, yasasızlaşırsın vb.
Sen – Biricik! Burada hâlâ her hangi bir içerikli düşünce, içerikli bir yargı mevcut mu? Hayır, hiçbir içerik! – Her kim Biricik’ten, tıpkı bir kavramda olduğu gibi herhangi bir düşünce içeriği türetmek isterse, her kim “Biricik” ile senin ne olduğunun ifade edileceğini düşünüyorsa: Sadece boş laflara inandığını kanıtlamış olur, çünkü o boş lafların boş laflar olduğunun farkında değildir ve boş laf içinde kendine özgü bir içerik aradığını kanıtlamış olur.
Biricik, seni ve beni ifade eden son ve ölen ifade (yüklem) olmalıdır, sadece fikre dönüşen ifade olmalıdır: Artık ifade olmayan bir ifade, dili tutulan, dilsiz ifade.
Kaynak: Max Stirner / Parerga, Kritiken, Repliken. (Stirners Rezensenten, s. 147-206) LSR Verlag, 1. Auflage 1986, Yayımlayan Bernd A. Laska. Çevirinin tamamı (yaklaşık 50 sayfa) henüz yayımlanmadı. Stirner, bu yazıyıyla Feuerbach, Hess ve Szeliga 'nin Biricik ve Mülkiyeti'ne yaptıkları eleştirilere karşılık vermiştir.
Almanca Aslından Çeviren: H. İbrahim Türkdoğan
Stirner’in sözünü ettiği egoizm sevginin karşıtı değildir, düşünmenin karşıtı değildir, tatlı bir aşk yaşamının düşmanı değildir, teslimiyetin ve fedakârlığın düşmanı değildir, içten gelen bir samimiyetin düşmanı değildir ama aynı zamanda eleştirinin de düşmanı değildir, sosyalizmin de düşmanı değildir, kısaca: Gerçek bir ilginin düşmanı değildir: Stirner, ilgiyi dışlamaz. Stirner, sadece ilgisizliğe ve ilginç olmayana karşı koyar: Sevgiye değil, kutsal sevgiye karşıdır, düşünceye değil, kutsal düşünceye karşıdır, sosyalistlere değil, kutsal sosyalistlere karşıdır vb.
Biz egoist bir dünyada yaşamıyoruz, bizzat beş para etmez beze sahiplik eden kutsal dünyada yaşıyoruz.
“İnsan” kavramı ya da yüklemi seni esaslı olarak ifade edemez, çünkü “İnsan”ın kendine ait bir kavram içeriği vardır ve çünkü insansal ve insan olan şey söylenebildiği için yani “İnsan” bir tanımlama yeteneği taşıdığı içindir ki, bu durumda sen tamamen oyun dışı kalabilirsin. Elbette senin, İnsan olarak, insan kavramında payın var ancak ne var ki, sen olarak insan kavramında payın yok. Biricik ise hiçbir içerik taşımamaktadır, belirlenimsizliğin ta kendisidir; Biricik’in içeriği ve belirlenimi seninle başlar. Biricik’in kavram gelişimi yoktur, Varlık’tan, düşünme’den ya da ben’den yapılabildiği gibi Biricik’ten bir “ilke” olarak felsefi bir sistem inşa edilemez; daha çok tüm kavram gelişimleri Biricik ile sona erer. Her kim Biricik’i bir “ilke” olarak görürse, onu felsefi ya da kuramsal olarak işleyebileceğini düşünür ve ister istemez ona karşı işe yaramayan içeriksiz argümanlar [boş laflar] yürütür. Varlık, Düşünme, Ben – sadece belirsiz kavramlardır, başka kavramlarla yani kavram gelişimi ile belirlenirler; Biricik ise belirlenimsiz kavramdır ve başka kavramlarla belirlenemez ya da bir “yakın içerik” alamaz: O, bir “kavramlar dizisi ilkesi” değildir, bizzat hiçbir gelişim yeteneği olmayan bir sözcük ya da kavramdır. Biricik’in gelişimi senin ve benim kendi gelişimimizdir, bir tam biricik gelişim, çünkü senin gelişimin elbette benim gelişimim değildir. Sadece kavram yani “gelişim” olarak onlar bir ve aynıdırlar; öte yandan senin gelişimin benimkinden tamamen farklıdır.
Sen Biricik’in içeriği olduğun için, Biricik’in kendine özgü bir içeriği yani bir kavram içeriği düşünülemez artık.
Biricik sözcüğü ile senin ne olduğun sana söylenemez, tıpkı vaftiz töreninde sana Ludwig adı verilirken senin ne olduğun söylenmediği gibi.
Eğer içeriği düşünce değilse, nedir peki? İkinci bir kez var olamayan, dolayısıyla söylenemeyendir; çünkü eğer söylenebilseydi, gerçekten ve tam olarak söylenebilseydi, ikinci kez var olurdu, “ifade”de var olurdu.
Biricik’in içeriği düşünce içermediği için, işte bu nedenle de düşünülemeyen ve söylenemeyendir, söylenemeyen olduğu içindir ki, tepeden tırnağa kadar boş laftır ve aynı zamanda da – boş laf değildir.
Ne zaman ki, hiçbir şey seni ifade etmezse ve sen sadece adlandırılırsan, o zaman sen, sen olarak kabul edilirsin. Herhangi bir şey seni ifade ettiği sürece, sen sadece bu şey (insan, tin, Hıristiyan vb) olarak kabul edilirsin işte. Oysa Biricik hiçbir şey ifade etmiyor, çünkü o sadece bir addan ibarettir, sadece şunu söyler: Sen sadece sensin ve senden başka bir şey değilsin, sen biricik sensin, sen kendinsin. Bununla sen yüklemsizleşirsin ve aynı zamanda da belirlenimsiz, mesleksiz, yasasızlaşırsın vb.
Sen – Biricik! Burada hâlâ her hangi bir içerikli düşünce, içerikli bir yargı mevcut mu? Hayır, hiçbir içerik! – Her kim Biricik’ten, tıpkı bir kavramda olduğu gibi herhangi bir düşünce içeriği türetmek isterse, her kim “Biricik” ile senin ne olduğunun ifade edileceğini düşünüyorsa: Sadece boş laflara inandığını kanıtlamış olur, çünkü o boş lafların boş laflar olduğunun farkında değildir ve boş laf içinde kendine özgü bir içerik aradığını kanıtlamış olur.
Biricik, seni ve beni ifade eden son ve ölen ifade (yüklem) olmalıdır, sadece fikre dönüşen ifade olmalıdır: Artık ifade olmayan bir ifade, dili tutulan, dilsiz ifade.
Kaynak: Max Stirner / Parerga, Kritiken, Repliken. (Stirners Rezensenten, s. 147-206) LSR Verlag, 1. Auflage 1986, Yayımlayan Bernd A. Laska. Çevirinin tamamı (yaklaşık 50 sayfa) henüz yayımlanmadı. Stirner, bu yazıyıyla Feuerbach, Hess ve Szeliga 'nin Biricik ve Mülkiyeti'ne yaptıkları eleştirilere karşılık vermiştir.
Almanca Aslından Çeviren: H. İbrahim Türkdoğan