Şeyler (Georges Perec)

Bir arkadaşım yeni evlenen çiftlerin evine ziyarete gittiğinde kendini “İstikbal Showroom”da zannettiğini söylüyordu. En mahrem alanımız, ev...

Bir arkadaşım yeni evlenen çiftlerin evine ziyarete gittiğinde kendini “İstikbal Showroom”da zannettiğini söylüyordu. En mahrem alanımız, evimizin içinde bile bir gösteri merkezinde, vitrinde, sette ya da sahnede gibi yaşamak… Ne kadar yorucu. Her evlenen, her yeni eve çıkan, belirli bir yaşa gelen, önceden anlaşmış gibi, çarkların içine girmiş gibi oluyor, birbirinin aynı renk ve desende kutuların içine hapsoluyoruz. Sahip olmak zorunda hissettiğimiz ya da buna zorlandığımız eşyalarla dolduruyoruz çevremizi. Yatak, oturma, misafir, yemek odası takımları, mutfak malzemesi, büfeleri dolduran, otuz sene boyunca hemen hiç kullanılmayan, misafirlik iyi tabak takımları, gündelik tabak ve çatal takımları, beyaz eşyalar… sonra çocuk odası şu bu, derken ev bizi değil, biz evi taşımaya başlıyoruz bir yük gibi. Bunu sürdürebilmek için aile yardımları, borçlar, ek işler, kredi kartı borçları… Ekonomik durum biraz yolunda gidince alınması gereken şeyler listesi daha da uzuyor. Bir hareket başlıyor, hafta sonları alışveriş merkezlerine doğru, çoluk çocuk, almasak da bir şey yemeye, vitrin bakmaya, açık hava yerine bu yorucu mekanlarda gezinmeye… Sonra bir gentrification, ” kentsel dönüşüm” hareketi var, yenilenmiş ve pahalılaşmış eski semtlere, eski semtlerden yenilerine, oradan daha esaslı havuzlu ve daha korunaklı uzak sitelere, evden eve taşınan hayatlar, yükler, şeyler… Kent merkezinden uzaklaşıp başka kentlerin tabelası görünen yollardan saptıkça, kentten dışarı çıktıkça isimleri “kent konakları” haline gelen, aslında otobana baktığı halde “park manzaralı” diye fiyatı artan rezidanslara, kent merkezinden ve kültüründen uzaklaştıkça adı daha çok “kültür sitesi” olan, çevresindeki duvarlar yükseldikçe yoksullardan uzakta daha güvenlikli, havuzlu ve tenis kortlu geniş evlere uzanan bir yaşam.

Bütün bunlar modalarla şekillenen, eskimeden değiştirilmesi gereken mallarla dolu hayatımızla, tüketim kültürüyle, tüketim toplumuyla ilgili. Hızla değiştirdikçe, daha fazla tükettikçe, giderek bir geçmiş ve tarih icat edilerek “eski” süsü verilmiş ya da dönemlere sabitlenmiş, dönem ve tarzları karıştırmış, çok para verilip alınmış vintage mobilyalarla, dekorasyon öğeleriyle süslü, içinde yaşanmayan, yüzeysel bir hayatla… Üretimin ihtiyaca göre değil, kâr amaçlı olarak ve soyut bir pazar için yapıldığı kapitalist toplumda, tüketim toplumunda yaşıyor olmamızla ilgili. Ama daha da önemlisi içinde yaşıyor olduğumuz maddi ilişkilerin bizi ve düşüncelerimizi ne kadar kıskaca almış olduğuyla ilgili. Liberal ütopya öyle diyor ama biz yaşam tarzımızı olası birçok ürün, birçok tarz arasından seçtiğimizi düşünürken fena halde yanılıyoruz.
Etrafımızı, çevremizi, evimizi, hayatımızı dolduran şeyler hakkında konuşulacak öyle çok şey var ki. Perec’in Şeyler isimli kitabı da tam bunlar hakkında. ” Şeylere dair bir hikâye… ” Anlatının biri erkek, diğeri kadın iki kahramanı “Jérôme ile Sylvie, özgürlüklerinden hiç ödün vermeden her şeye sahip olmayı düşlerler. Oysa öğrencilikten çıkıp daracık odalarından, “bir pantolon, bir kazak”tan, kötü yemekhane yemeklerinden kurtulmanın ve düşledikleri yaşama ulaşmanın bir bedeli vardır. Nesnelerle örülü yaşam giderek daha da ulaşılmaz bir imgeye dönüşür. ” Bu bir yaşam öyküsüdür aynı zamanda, gençlikten ileri yaşlara doğru ilerleyen, giderek sahip olunan şeylerle dolan, geri dönüşsüz, ama daha da önemlisi amacını kaybeden, mutsuzluk veren bir gidişin öyküsü.

“Belki de birden, fazlasıyla doymazlaşmışlardı; fazla hızlı gitmek istiyorlardı. Dünya, nesneler hep onlara ait olmalıydı, onlar da mal mülklerinin belirtilerini arttırmalıydılar. Oysa fethetmeye mahkumdular: giderek daha zengin olabilirlerdi: her zaman olduklarından başka türlü davranamazlardı. Konforlu, güzellikler içinde yaşamak hoşlarına giderdi. Ama yalnızca çığlıklar atıyorlar, hayran kalıyorlardı, zenginlik içinde olmadıklarının en kesin kanıtıydı bu. Gelenekten ?sözcüğün en hor görülecek anlamıyla belki de- yoksundular; gerçeklik, içkin ve örtük gerçek tat dururken, zihinsel bir zevk alıyorlardı. Lüks adını verdikleri olguda asıl sevdikleri, bu lüksün ardında yatan paradan başkası değildi çok kez. Zenginlik belirtilerine kaptırmışlardı kendilerini; yaşamdan önce zenginliği seviyorlardı.” (s.20)

Daha yirmili yaşlarındaydılar, “Oysa yanılıyorlardı; kendilerini yitirmek üzereydiler. Ne dönemecini, ne de sonunu bildikleri bir yol boyunca sürükleniyormuş duygusunu duymaya başlamışlardı şimdiden. Zaman zaman korktukları da oluyordu. Ama çoğu kez yalnızca sabırsızdılar; kendilerini hazır hissediyorlardı; olaylara açıktılar, yaşamayı bekliyorlardı, para bekliyorlardı. ” (s.21)

Günümüzde her şeyi yapmaya, her türlü yeniliği satın almaya yatkın, ne geçmişi ve ne de geleneği olan küçük burjuva “yeni insanlar”dı onlar. “Varlıkları garanti altına alınmış dolu dolu şeyler içinde günler geçerken bir yaşama sanatı olacaktı yaşamları. ” Büyük kentlerde ve pıtrak gibi -eskiden hiç olmayan- alışveriş merkezleriyle dolan küçük kent merkezlerinde oluşturulan modern tüketim arenasının vazgeçilmez öğeleri bu insanlar. Kapitalizm koşullarında modern ve kentli yaşam, her bir öğesi satın alınacak bir pazar yerine indirgenmiş durumda. Kültür piyasasından, hatta kültür endüstrisinden söz ediliyor televizyonlarda. Gücü olanların sanat eserlerini satın alıp pazarın genişlemesine katkıda bulunması, böylece onları bir yatırım unsuru olarak değerlendirmeleri öneriliyor. ” Ama günümüzde ve ortamımızda, giderek daha çok sayıda insan ne çok zengin, ne çok yoksul durumda: zenginlik düşleri görüyorlar ve zenginleşebilirler: işte mutsuzlukları da bu noktada başlıyor.”

Büyük kentin yarattığı yorgunluk ve koşuşturmacadan, kirlenmeden kaçmak istediğini söyleyen kaç kişi duydunuz bu günlerde; hani, kıyılara, köylere, dağlara, daha çok da tatile gittiği ya da bir yazlık ev sahibi olduğu sahil kasabalarına? Oralarda şunu bunu yetiştirip (organik tarımla falan uğraşıp) mutlu olacağını ileri sürenlere hiç mi rastlamadınız? Çok mu? Perec’in kahramanları da kaçmayı düşünmeye başlıyor ortalarda bir yerde. ” İşlerini bırakmayı, her şeyi bir yana atmayı, serüvene gitmeyi düşlüyorlardı. Her şeye yeniden, sıfırdan başlamayı düşlüyorlardı. Kopmayı ve vedalaşmayı düşlüyorlardı. ” (s.80) Onların gidecekleri, macera yüklü bir yer var: 1962 yılında öğretmenlik yapmak üzere Tunus’a doğru yola çıkıyorlar. Ama orada da yaşam akıp gidiyor tam bir yalnızlık içinde… ” Yaşamları çok uzun bir alışkanlık, huzur dolu denebilecek bir can sıkıntısı gibiydi; hiçbir şeyi olmayan bir yaşamdı.” Sonra bu anısız ve belleksiz bir dünyanın da sonuna geldiler. Daha otuzunda yaşam tatsız bir yemek gibi önlerinde soğuyup gidiyordu.

Bu kitap yaşam kültürüyle ve aynı zamanda zenginleşmekle, zenginlikten ne anlaşıldığıyla ilgili. Geçen yıllar içinde hayatımızı dolduran, kullanım değerinden farklı başka değerlere sahip ” şeyler”in, sonra inişli çıkışlı zenginliğin sağladığı olanakların giderek iç sıkıntısına yol açtığını anlatıyor. Biz, buradakiler, bugünlerde dünyanın her yerinde olduğu gibi zengin olma zevkinin ve inceliklerinin sadece zenginlerin değil, yoksulların da hayallerini süslediği bir dünyada yaşıyoruz. Mutlu olmak için çok seçeneğimiz var; sadece Endonezya, Hindistan ya da Tayland’da değil, Bulgaristan’da dokunmuş havlu ve Rusya’da üretilmiş bardak satın alabilecek durumdayız. Yanlış bilinç ve ideoloji böyle bir şey. Çünkü bunlardan söz ettiğimizde tüketim toplumunun afyonunu yutmuş olanlar bizi biraz tersler gibi yapıyor, olaya ve bize hani ” nazar etme ne olur, çalış senin de olur” dedikleri şekilde yaklaşıyorlar. Aslında onlar da biliyor ne kadar çalışsan da çalışmayla elde edilemeyen zenginlikler dünyasında yaşadığımızı. Ama bir başka açıdan bakılırsa tüketim çılgını olarak, tüketerek ya da maddi imkansızlıktan ötürü tüketemeyerek mutsuz olmaktansa “herkesten emeğine göre, herkese emeğine göre” ilkesinden “herkesten emeğine göre, herkese ihtiyacına göre” düşüncesine ilerlenebilir. O zaman işte hayatın bir anlamı olabilir; sabah erken saatte bisiklete binip temiz denizlerde yüzmeye gidilir, öğleden sonra fiziksel emek harcayacağımız, işe yaradığımızı somut olarak hissedeceğimiz bir işte çalışıp, akşam da edebiyatla ilgilenip denemeler yazmaya girişebiliriz… arkadaşlarımızla birlikte, kendi zevkimiz için, onlar için…
Ad

A Separation,1,Adam Schaff,1,Adem ve Havva,1,Akra'da Bulunan Elyazması,1,Alain Badiou,4,Alain Resnais,1,Alan Woods,1,Albert Camus,17,Albert Einstein,4,Alejandro González Iñárritu,1,Alenka Zupančič,1,Alexander Supertramp,1,Alfred Hitchcock,4,Alıntı,1,Ali Rahimli,4,Allen Ginsberg,5,Amin Maalouf,1,Anarşi,2,André Breton,1,Andrey Tarkovski,7,Ani Gezinti,1,Anton Çehov,2,Antonin Artaud,1,Anubis,1,Aristoteles,1,Arthur Danto,1,Arthur Rosenberg,1,Arthur Schopenhauer,2,Arundhati Roy,1,Asghar Farhadi,3,Attila İlhan,1,Aynadaki Gibi,1,AzBlog,13,Aziz Nesin,2,Babaya Mektup,1,Beat Kuşağı,17,Belgesel,5,Belinski,1,Bertolt Brecht,3,Bertrand Russell,1,Bilim,10,Billie Holiday,1,Biyografya,22,Björk,1,Bob Black,1,Bob Dylan,1,Bozkırkurdu,1,Böyle Buyurdu Zerdüşt,1,Breaking Bad,1,Bulantı,1,Bülent Ortaçgil,2,Büyülenme,1,Camera Lucida,1,Can Yücel,2,Cemal Süreya,1,Charles Baudelaire,2,Charles Bukowski,6,Charles Dickens,1,Charlie Chaplin,2,Charlie Parker,1,Christfried Tögel,1,Christine Bard,1,Christopher McCandless,1,Christopher Nolan,1,Chuck Palahniuk,3,Çarlz Bukovski,1,Çavdar Tarlasında Çocuklar,1,Dallas Buyers Club,1,Damon Albarn,1,Daniel Goleman,1,Dava,1,David Gilmour,1,Demian,1,Desiderius Erasmus,1,Didier Lauru,1,Dieter Forte,1,Djivan Gasparyan,1,Dominique Laporte,1,Dostluk Bağları ve Dostluk,1,Dostoyevski,16,Dönüşüm,1,Edebiyyat,140,Edgar Allan Poe,1,Eduardo Galeano,1,Eflâtun,1,Ejderhaların Danssı,1,Elias Canetti,1,Elvis Presley,2,Emil Michel Cioran,1,Emma Goldman,1,Eric Clapton,1,Eric Hoffer,1,Erich Fromm,3,Ernest Hemingway,2,Estela Welldon,1,Ethan Coen,2,Əkrəm Əylisli,1,Feature,20,Félix Guattari,1,Felsefe,93,Ferman Toroslar,1,Fernando Pessoa,1,Film,68,Franz Kafka,25,Freddie Mercury,1,Friedrich Engels,1,Friedrich Nietzsche,19,Füruğ Ferruhzad,1,Gabriel Garcia Marquez,1,Gabriel García Márquez,2,Galileo,2,Gemeinschaft,1,George Carlin,1,George Martin,1,George Orwell,1,Georges Canguilhem,1,Georges Perec,1,Gerçeklik açısından Kafka,1,Gilles Deleuze,5,Goethe,1,Gogol,4,Guguk Kuşu,1,Gustav Janouch,1,Guy Fawkes,1,Hakim Bey,1,Harriet Lerner,1,Hegel,2,Heinrich Böll,1,Hermann Broch,1,Hermann Hesse,5,Herta Müller,1,Hrant Dink,1,Iain Menzies Banks,1,Immanuel Kant,1,Ingeborg Bachmann,1,Ingmar Bergman,6,Inside Llewyn Davis,1,Italo Calvino,2,İran,1,İtalo Calvino,1,J. D. Salinger,2,Jack Kerouac,8,Jacques Brel,1,Jacques Lacan,13,Jacques Vergès,1,James Hawes,1,James Joyce,1,Jan Pol Sartr,1,Jason McQuinn,1,Jean Baudrillard,1,Jean Cocteau,1,Jean-Paul Sartre,10,Jehane Noujaim,1,Jenn Ashworth,1,Jiddu Krishnamurti,2,Jimi Hendrix,1,Joel Coen,2,John Berger,1,John Fante,2,John Lennon,5,John Steinbeck,4,Jorge Luis Borges,1,Jose Saramago,1,Joseph Conrad,1,Judith Butler,1,Juliet Mitchell,1,Julio Cortázar,1,Kaos'un Gizli Yaşam,1,Karamazov Kardeşler,2,Karl Marx,8,Kaybedenler Klübü,1,Ken Kesey,1,Kırmızı Pazartesi,1,Korkma Ben Varım,1,Kumarbaz,1,Kürk Mantolu Madonna,1,La Casa De Papel,1,Lady with Ermine,1,Lars von Trier,8,Laura Nyro,1,Leonard Cohen,1,Leonard Da Vinci,1,Lev Tolstoy,5,Lev Troçki,2,Linda Lee,1,Maksim Gorki,2,Malina,1,Marie Curie,1,Marilyn Manson,1,Marilyn Monroe,1,Mario Leis,1,Marlon Brando,1,Marqius de Sade,2,Martı Jonathan Livingston,1,Martin Heidegger,2,Maurice Blanchot,2,Max Stirner,15,Mental Pornografi Blog,2,Meqale,175,Michael De Montaigne,1,Michel Foucault,6,Mike Leigh,1,Milan Kundera,1,Miles Davis,1,Milgram,1,Milgram deneyi,1,Mohsen Namjoo,3,Monique Wittig,1,Morrisse,1,Murat Menteş,1,Mustafa Kemal Atatürk,1,Muzik,37,Neal Cassady,2,ngmar Bergman,1,Nick Cave,1,Nick Mason,1,Nikolay Gavriloviç Çernişevski,1,Nilgün Marmara,1,Noam Chomsky,2,Nostalghia,1,Notre Dame'ın Kamburu,1,Nuri Bilge Ceylan,2,Octavio Paz,1,Oğuz Atay,1,Ontolojik Anarşi,1,Onur Ünlü,2,Oscar Wilde,2,Osho,1,Oteki Ben,1,Ölüler Tanrısı,1,Ölüm Pornosu,1,Ömer Hayyam,1,Özdemir Asaf,1,Palyaço,1,Pantolonun Politik Tarihi,1,Patti Smith,1,Paul Lafargue,1,Paul McCartney,3,Paulo Coelho,2,Peter Kropotkin,2,Pierre Clastres,1,Pigme,1,Pink Floyd,2,Politika,1,Rachel Carson,1,Rachter'in Günlüğü,1,Rashit,1,Ray Davies,1,Rene Girard,1,René Wellek,1,Richard Bach,1,Richard Brautigan,1,Richard Dawkins,1,Richard Wagner,3,Richard Wright,1,Robert Musil,1,Roger Fornoff,1,Roger Garaudy,1,Roger Waters,2,Roman,9,Rose Laub Coser,1,Rus edebiyat,2,Ruth Sheppard,1,S. Reynolds & J. Press,1,Sabahattin Ali,2,Sait Faik,1,Salvador Dali,1,Samuel Beckett,4,Sasha Grey,1,Saul Newman,2,Sean Penn,1,Sırtımdaki Ev,1,Siddhartha,1,Sigmund Freud,19,Silence Spring,1,Simone de Beauvoir,6,Slavoj Zizek,6,Slavoj Žižek,15,slide,2,Sokrates,1,Soren Kierkegaard,1,Spinoza,1,SS,6,Stalker,1,Stephen Eric Bronner,1,Steve McQueen,1,Stranger,1,Suç ve Ceza,2,Supertramp,1,Sürgün,1,Şeyler,1,Tanrıya Karşı Söylev,1,Tarkovsky,5,Tek Bacaklı Yolcu,1,Teneke Trampet,1,The Beatles,4,The Butterfly Effect,1,The Rolling Stones,1,The Square,1,Theodor Adorno,4,Thomas Mann,1,Through a Glass Darkly,1,Tom Waits,2,Tomris Uyar,1,Tony Porter,1,Turan Dursun,2,Turgut Uyar,1,Ulua,1,Uluma,1,Ulus Baker,4,Umberto Eco,1,Utanç,1,V for Vendetta,1,Van Gogh,1,Victor Emil Frankl,1,Victor Hugo,1,Viktor Frankl,1,Vladimir Nabokov,2,Voltaire,1,Vsevolod İ. Pudovkin,1,Walter Benjamin,1,Wilhelm Reich,1,Will Durant,1,William S. Burroughs,2,William Shakespeare,1,Woody Allen,8,Xavier Dolan,1,Yabancı,1,Yad,1,Yolda,1,Yusif Vəzir Çəmənzəminli,1,Zeki Demirkubuz,3,Zen Kaçıkları,1,
ltr
item
Ali Rahimli: Şeyler (Georges Perec)
Şeyler (Georges Perec)
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4J2Do5T0FhAjuQUnQ3yvlmWNw_rgWxrwlEls4_S20mRaPsRMPQ981nGNnyCy8Q90ryTgtLSQlv1-778-CTYbIkFdrTRjhrYzUzHNblc1rEddiJLV07aoghR-rjXqgGJuPH8gAcUd6mtBi/s320/tumblr_mgkjtc0k4O1s32g6jo1_400.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4J2Do5T0FhAjuQUnQ3yvlmWNw_rgWxrwlEls4_S20mRaPsRMPQ981nGNnyCy8Q90ryTgtLSQlv1-778-CTYbIkFdrTRjhrYzUzHNblc1rEddiJLV07aoghR-rjXqgGJuPH8gAcUd6mtBi/s72-c/tumblr_mgkjtc0k4O1s32g6jo1_400.jpg
Ali Rahimli
https://alirahimli.blogspot.com/2013/04/seyler-georges-perec.html
https://alirahimli.blogspot.com/
https://alirahimli.blogspot.com/
https://alirahimli.blogspot.com/2013/04/seyler-georges-perec.html
true
8815050805795647263
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi Hiç bir yazı bulunamadı HEPSİNİ GÖSTER DAHA FAZLA Cevapla Cevabı İptal Et Sil Tarafından Ana Sayfa Sayfalar İçerikler Hepsini Göster BU YAZIYA BENZER DİĞER YAZILAR ETİKET ARŞİV ARAMA BÜTÜN İÇERİKLER İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Sun Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec just now 1 minute ago $$1$$ minutes ago 1 hour ago $$1$$ hours ago Yesterday $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy